Politik bir manevra, teknik olarak içi boş
Türkiye’nin Filistin ile İsrail arasında çıkan savaştan buyana ilk kez İsrail’e karşı bir ekonomik yaptırım kararı aldı. Ancak, Türkiye’nin, İsrail’in Gazze’deki saldırısının 186. gününde aldığı 54 üründe ihracat kısıtlaması kararı, beraberinde bazı tartışmaları da getirdi. Türkiye’nin sınırlı sayıda üründe ihracat kısıtlaması kararını değerlendirebilmek için öncelikle Filistin ile İsrail arasındaki savaşa kısaca bakalım. Bu savaş ne zaman ve neden çıktı onu anımsayalım
Savaş nasıl başladı?
Savaş, 7 Ekim 2023 tarihinde Gazze bölgesinin yönetimini elinde bulunduran Hamas adlı örgütün askeri kanadının İsrail’e saldırısı ile başladı.
Hamas’ın saldırısı neredeyse üç gün karşılık görmeden sürdü.
Herkes, İsrail’in hazırlıksız yakalandığını, istihbarat zafiyeti olduğunu konuştu. Hamas’ın “İsrailli sivilleri katlettiği” dünyanın gündemine oturdu.
Bu kısa süre içinde İsrail karşılık vermedikçe mağduriyeti büyüdü. Batı, hatta neredeyse dünyanın tamamı bütün gücüyle İsrail’e destek açıkladı.
Anlaşılıyor ki, istenen şey de tam olarak buydu. Önce mağduriyet yaratmak, sonra da ölçüsüz bir karşılık vermek için meşruiyet zemini yakalamak.
Nitekim öyle de oldu.
Birincisi şunu düşünmek gerekiyor.
İsrail teknik bir devlettir. Her türlü bilgiyi yakından izler ve anında refleks verir.
Saldırıya anında karşılık verseydi mağduriyet büyümeyecekti.
Özellikle karşılık vermediler.
Çeşitli iddialara göre, bu planlanmış savaştı. Hamas’ın saldırısını bizzat İsrail-ABD-İngiltere üçlüsü planladı, Hamas’ı yönlendirdi ve tuzağa düşürdü.
Görünen o ki, İsrail, Gazze’yi ele geçirmek için, özellikle de Kuzey Gazze’yi İsrail topraklarına katmak için bir bahane yaratmak istiyordu. Hamas’ın saldırısının İsrail’in bu planına hizmet ettiğine inanılıyor.
Hamas saldırıyor, İsrail karşılık vermiyor, büyüyen mağduriyetle birlikte büyük İsrail saldırısı başlatılıyor.
Bunlar elbette ortaya atılan iddialar. Ancak dikkate almak gerekiyor. Tarih, gerçeği sonunda ortaya çıkaracaktır.
İsrail, mağdurları oynadığı ilk dönemde ABD ve İngiltere başta olmak üzere Batı’nın desteğini alarak acımasız bir savaş başlattı. İsrail’in çocuk, kadın demeden sivilleri de hedef alan saldırıları ibrenin dönmesine mağdur olanların Filistinliler olduğu algısının doğmasına neden oldu.
Böyle bir ortamda, Türkiye, tarihsel birikiminin de yönlendirmesiyle Filistin’in yanında durmaya, İsrail’i karşısına alan söylemleri dile getirmeye başladı.
Savaş Türkiye’de yerel seçim sonuçlarını etkiledi
Savaşın devam ettiği bu dönemde Türkiye 31 Mart’ta geçekleşen yerel seçim sürecini yaşadı. Özellikle Fatih Erbakan’ın liderliğini yaptığı Yeniden Refah Partisi (YRP) başta olmak üzere, siyasal İslam çizgisine yakın siyasi partiler ve çeşitli oluşumlar, İsrail’e karşı sert tutum alınmamasını eleştirmeye başladılar. Nihayetinde, 31 Mart seçim sonuçlarını etkileyecek düzeyde bir kamuoyu oluştu.
Erdoğan liderliğindeki Ak Parti’ye yönelik eleştirilerin dozunun giderek artması, sokak eylemlerinin başlaması hükümeti yeni politikalar üretmeye zorladı.
Bu karar aslında gecikmiş bir karar gibi duruyor. Birincisi, 31 Mart seçimlerinden önce alınsaydı bu yönde eleştiriler üreten muhalefetin gücü zayıflatılabilirdi. İkincisi de savaşın 186. gününe kadar neden beklendi?
Bunun de elbette nedenleri var.
Öncelikle İsrail ile ticaretin sürdüğünün gündemden düşmemesi AK Parti Hükümeti içinde de tartışmalara neden oldu. Bugüne kadar Erdoğan ve AK Parti’yi destekleyen kimi İslamcı örgütler ile tarikatların mensuplarının sokaklara çıkıp protesto gösterilerine başlaması, Erdoğan’ın tabanı ile ters düştüğü izlenimini doğurdu. Bu sürecin önüne alabilmek için “İsrail ile ticarete kısıtlama getirildi” denmek durumunda kalındı.
“İsrail’e İhracat Kısıtlaması Kararı”
Peki, gerçekten bir kısıtlama sözkonusu mu? Türkiye, İsrail’e yönelik ihracatı durduracak mı?
Şimdi de açıklama üzerindeki değerlendirmelerimizi paylaşalım.
Ama önce açıklamayı bir bütün olarak görelim.
Başta belirttiğimiz gibi, Türkiye, İsrail’in Gazze’deki saldırısının 186. gününde ihracat kısıtlaması kararı aldı. Kısıtlama kararı demirden çeliğe, mermerden seramiğe kadar 54 ürün grubunu kapsıyor.
Bakanlığın açıklamasında “İsrail, derhal ateşkes ilan edene kadar kısıtlamalar yürürlükte kalacaktır” denildi.
Ticaret Bakanlığı’nın açıklaması “İsrail’e İhracat Kısıtlaması” başlığını taşıyor. Açıklama şöyle;
(Açıklamanın her bir paragrafını, yorumlarımızın kolayca anlaşılabilmesi için numaralandırdık)
1-“İsrail’in, 7 Ekim 2023 tarihinden buyana, 6 ayı aşkın süredir Gazze Şeridi’nde yürüttüğü ve ayrım gözetmeden masum Filistin halkına ve sivil yerleşim yerlerine yönelik topyekün katliamda hayatını kaybeden Filistinli kardeşlerimizin sayısı 33 binin, yaralı sayısı yüzbinlerin üzerindedir. Bunların büyük çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşmaktadır. Gazze Şeridi yerle bir olmuş, büyük bir yıkıma uğramıştır.
2-Gazze Şeridi’nde hayata tutunmaya çalışan Filistin halkı, çağımızda benzeri görülmemiş biçimde açlıkla ve her türlü yoklukla mücadele etmekte, en temel gıda maddelerine, tıbbi yardım ve malzemeye ulaşmaları İsrail tarafından engellenmektedir. Açlıktan ölümler artmakta, salgın hastalıklar yayılmaktadır.
3-Türkiye, 7 Ekim 2023 tarihinden buyana çatışmaların durdurulması, insani kayıp ve fiziki yıkımın engellenmesi, önce kalıcı ateşkes ve diplomatik çözüm arayışlarının hâkim olması ve Gazze’nin yeniden imarı için, gerek taraflar nezdinde, gerekse uluslararası arenada ve İslam dünyası bünyesinde siyasi ve diplomatik çalışmaları en üst düzeyde yapmıştır.
4-Türkiye, İsrail’in saldırıları başladıktan sonra Gazze’ye ve Gazze halkının yardımına koşarak, başta gıda, sağlık, tıbbi yardım ve binlerce hasta tahliyesi olmak üzere, gemilerle ve uçaklarla on binlerce ton yardımları ulaştırmış ve bu alanda dünyada en önde gelen iki ülkeden biri konumunda olmuştur.
5-Bununla beraber, İsrail, uluslararası hukuku alenen çiğnemeye devam etmekte, uluslararası camianın sayısız siyasi ve hukuki ateşkes ve kesintisiz insani yardım sağlama çağrılarını yok saymaktadır. 6-İsrail bugüne kadar uluslararası hukukun ve düzenin temel yapıtaşları olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, BM Genel Kurulu, BM İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Adalet Divanı’nın bu yönde almış oldukları hiçbir kararı maalesef uygulamamıştır.
6-İsrail bugüne kadar uluslararası hukukun ve düzenin temel yapıtaşları olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, BM Genel Kurulu, BM İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Adalet Divanı’nın bu yönde almış oldukları hiçbir kararı maalesef uygulamamıştır.
7-Bu kapsamda,
-Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2728, 2720 ve 2712 sayılı kararları,
-Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun ES-10/21 ve ES-10/22 sayılı kararları,
-Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin A/HRC55/L.30 sayılı kararı,
-Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail aleyhinde soykırım sözleşmesini ihlal iddiasıyla açılan dava kapsamında aldığı 26 Ocak ve 28 Mart 2024 tarihli ihtiyati tedbir kararları,
İsrail’e çok açık biçimde ateşkese varması ve BM ile tam işbirliği içinde, Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilere ihtiyaç duydukları tıbbi malzeme ve sağlık hizmetleri dahil olmak üzere tüm temel insani yardımların kesintisiz şekilde sağlanmasına izin vermesi yükümlülüğü getirmiştir.
8-Özellikle BM Güvenlik Konseyi ve Uluslararası Adalet Divanı’nın söz konusu kararları hukuken bağlayıcıdır.
9-Türkiye, tüm bu kararların uygulanmasının takipçisi olacağını defaatle açıklamıştır.
10-Bu doğrultuda, Türkiye, 9 Nisan 2024 tarihinden itibaren, ilk aşamada Ek’te belirtilen ürün grupları altında yer alan ürünlerin İsrail’e ihracatını kısıtlama kararı almış bulunmaktadır. Bu kararın gerekleri Ticaret Bakanlığı tarafından derhal yürütülecektir.
11-Bu karar, İsrail, uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülükleri çerçevesinde, Gazze’de derhal ateşkes ilan edene ve Gazze Şeridi’ne yeterli miktarda ve kesintisiz insani yardım akışına izin verinceye kadar yürürlükte kalacaktır.
12-Esasen, çok önceden buyana, İsrail’e askeri amaçla kullanılabilecek herhangi bir ürün veya hizmetin satışına ülkemizce izin verilmemiştir ve verilmemektedir.
13-Gazze Şeridi’nde gelinen vahim aşama çerçevesinde, uluslararası camianın tüm üyelerine çağrımız, İsrail’in uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerine uymasını teminen, üzerine düşenleri yerine getirmeleridir.
14-Türkiye Cumhuriyeti devleti ve halkı olarak, bugüne kadar olduğu gibi Filistin’in ve halkının yanında yer almaya ve desteklemeye devam edeceğiz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
15-İsrail’e ihracatı kısıtlanan ürün grupları:
- Alüminyum Profiller
- Alüminyum Teller
- Boyalar
- Bakır Profiller, Çubuklar ve Teller
- Beton Mikserleri
- Çelik Borular Ve Bağlantı Parçaları
- Çelik Filmaşin
- Çelik Kaplar ve Depolar
- Çelik Köprü Aksamı
- Çelik Kuleler
- Çelik Profiller
- Çimento
- Çimentodan, Betondan veya Suni Taştan İnşaat için Bloklar ve Levhalar
- Demir Çelikten Tüm İnşaat Malzemeleri
- Demir-Çelik Tüm Teller
- Ekskavatörler
- Elektrik Kabloları
- Elektrik Panoları
- Fayanslar
- Fiberoptik Kablolar ve Elektrik İletkenleri
- Forkliftler
- Granit
- Halat ve Kablolar
- Hırdavat Ürünleri
- Hidrolik Yağlar
- İnşaat Demiri
- İnşaat Makinaları
- İnşaat Yalıtım Malzemeleri
- İnşaatta Kullanılan Camlar
- Kimyasal Bileşikler
- Kimyasal Gübreler
- Klinker
- Kovalar, Kepçeler, Kürekler, Kıskaçlar ve Kancalar
- Kükürt
- Madeni Yağlar
- Makaralı Zincirler
- Mermer
- Metal İşleme Makinaları
- Metallerin İşlenmesinde Kullanılan Kimyasallar
- Mineral Gübreler
- Motor Yağları
- Paletler
- Plastik Borular
- Sandviç Paneller
- Seramikler
- Solvent Boyalar
- Tel Çekme Makinaları
- Testere Makinaları
- Tuğlalar
- Uçak Benzini ve Jet Yakıtı
- Vernikler
- Vinçler
- Yapıştırıcılar ve Tutkallar
- Yassı Çelik Ürünleri
Açıklamanın püf noktaları…
Konuyu, önceki dönemlerde ihracattan sorumlu önemli devlet görevlerinde bulunmuş eski bürokratlarla da görüştük. Değerlendirmelerimizin oluşumuna onların da katkıları oldu.
Açıklamanın en dikkat çekici tarafı, İsrail’e yönelik ihracata yasak getirilmemesi. Bunun yerine “kısıtlama”nın tercih edilmesi. Bu şu demek: İhracat yasaklanmıyor, durdurulmuyor. İhracatı durdurdum denmiyor. Sadece kısıtlama var. Üstelik de kısıtlama bile belirli ürünlerle sınırlı tutulmuş.
İkinci önemli nokta; Kısıtlamanın çerçevesinin belli olmaması. Nasıl bir kısıtlamaya gidilecek? Bu bir miktar kısıtlaması mı? İhracata kota mı gelecek?
Bir önemli nokta da ihracata ilişkin kısıtlama işleminin nerede ve ne zaman başlayacağının belli olmaması. Kısıtlamanın kapsamının tarif edilmemiş olması.
Örneğin, bu kısıtlama kararı;
Bu kararın açıklanmasından önce yapılan ihracat anlaşmalarını kapsıyor mu?
İhracat yüklemesi yapılmış Türk gümrüğünden ve limanlarından çıkmakta olan malları kapsıyor mu?
İhracat için gümrükten çıkmış, yol almaya başlamış malları kapsıyor mu?
Açıklamayı Ticaret Bakanlığı mı Dışişleri mi yazdı?
Dikkat çeken bir nokta da, açıklamanın dilinin “Dışişleri Bakanlığı” dili olması. Kısıtlama kararı, Ticaret Bakanlığı kararı olarak açıklandı. Ancak, anlaşılıyor ki, karar Dışişleri Bakanlığı’nda alındı, karar metni yazıldı ve Ticaret Bakanlığı’na dikte edildi.
Açıklama, Ticaret Bakanlığı tarafından kaleme alınmış olsaydı, muhtemelen kısıtlamanın kapsam ve süresi teknik olarak tarif edilirdi.
İsrail’e İhracat Kısıtlaması kararının Dışişleri Bakanlığı metni olduğu izlenimi veren bir başka nokta da, karara uluslararası meşruiyet kazandırma çabasını gördüğümüz 6.,7., 8. ve 9. Paragraflar. Buralarda ısrarla uluslararası kararlar ve BM atıfları ortaya konulmuş.
Vatandaşı ilgilendirmeyen, hatta ihracatçıyı bile ilgilendirmeyen uluslararası hukukla ilgili atıflar bunlar…
10 ile 14 arasındaki paragraflar ise iç kamuoyuna yönelik izlenimi veriyor.
15. paragraf olarak gösterdiğimiz “İsrail’e ihracatı kısıtlanan ürün grupları” listesi ise çok anlamlı bir liste izlenimi vermedi. Demir, çelik, kimyasallar anlaşılır gibi… Ancak, tuğla, granit, hırdavat ürünleri, fayans ve mermer gibi ürünlerin savaş ile ilgisini anlayamadık.
Gıda ürünlerine bir kısıtlama getirilmemesi de dikkat çeken noktalardan biri. Bisküviden makarnaya, peynirden çikolataya pek çok ürünün İsrail’e ihracatı sürecek.
Türk firmaları, İsrail’e; deniz ürünleri, bisküvi, kuruyemiş, maden suyu, çikolata, peynir, makarna, meyve, konserve sebze, süt, krema, domates salçası satmaya devam edecek.
Ticaret Bakanlığı’nın sitesinde yer alan “İsrail Potansiyel Tarım ve Gıda Ürünleri Matrisi 2023” adlı belgeye göre Türkiye, 2022 yılında İsrail’e, İtalya’dan sonra en çok makarna satan ikinci ülke. Türkiye, İsrail’in makarna ithalatında yüzde 17.3, konserve sebze ithalatında yüzde 15.9, meyve ithalatında yüzde 14.8, bisküvi ithalatında yüzde 10 orana sahip.
İsrail’e ihracatı kısıtlama kararı daha çok iç politikayı hedefliyor
Açıkçası, 9 Nisan 2024 tarihli bazı ürünlerde ihracat kısıtlaması kararı, iç kamuoyunda yükselen muhalefeti susturmaya yönelik bir karar izlenimi veriyor.
Kamuoyunun gazını almaya, yükselen tepkisini düşürmeye yönelik bir karar gibi duruyor.
İhracatı kısıtlaması deniliyor, ama nasıl bir kısıtlama belli değil. Ayrıca unutmamak gerekir ki, listedeki ürünlerin hiçbirisi İsrail’in bizden almazsa bulamayacağı ürünler değil. Birkaç dolar fazlasını vermeye kalkarsa istediği ülkeden alabileceği ürünler bunlar.
Peki, ithalata bir kısıtlama getirildi mi?
Hayır!
Görüldüğü gibi ticaret tek yanlı düşünülmüş. Kamuoyunda “İsrail’e neden savaş araç ve gereci satıyorsunuz, neden dikenli tel satıyorsunuz” diye eleştiri gelince satış kısıtlaması açıklandı.
Olaya buradan baktıkları için, sadece ihracata kısıtlama kararı alındı. İthalata kısıtlama getirilmesi, İsrail’i belki daha fazla etkileyecek bir karar olurdu. Bunun düşünülmediğini görüyoruz.
Ayrıca dış ticarette şöyle de hassas bir durum var, kaybettiğiniz bir pazarı geri kazanmak çok zordur. Karar alınırken, uzun vadeli bir perspektifle bakılmadığı da anlaşılıyor.
Özetle, Yeniden Refah Partisi ve bazı tarikatların baskısı ile sokaklara dökülen insanlar Ak Parti iktidarını bir karar almaya yönlendirdi.
Ancak karar, seçimden önce alınmadığı için bu konuyla ilgili tepkinin yarattığı oy kaybını önlemek açısından da işe yaramadı.
186 gün sonra alınan bir kararın toplumda yükselen öfkeyi ne denli dindireceği de ayrı bir tartışma konusu.
Önümüzdeki dönem ihracat verileri ne söyleyecek?
Konuyla doğrudan ilgisi olmasa da bir başka konuya değinmek istiyorum. Açıklanan ülkeler bazındaki dış ticaret verilerinde “gizli ülke” diye bir madde var.
Bazı ihracat verileri belirli bir ülke üzerinde gösterilmek yerine buraya kaydırılıyor. Yarın, İsrail’e ihracat verileri kağıt üzerinde hızla düşebilir. Ve çıkıp, “kısıtlama etkisini gösterdi” denebilir. Aslında belki de ihracat sürmüştür ve veriler “gizli ülke” maddesine kaydırılmıştır… Olmaz demeyin!
Savaşın yıkımı
Gazze Şeridi’nde 7 Ekim 2023’te başlayan savaş, binlerce kişinin ölümüne, yaralanmasına neden oldu. Filistinlilerin kıtlığa sürüklenmesi ve her geçen gün artan insani krizler savaşın öteki büyük etkisi…
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) ve çeşitli ülkelerin ateşkes çağrılarına karşın İsrail saldırılarını sürdürüyor. Saldırılar özellikle Gazze’nin kuzey bölgesine odaklanmış durumda. Buradaki insanlar güneye sürülmeye çalışılıyor. İsrail’in Gazze Şeridi’ne 6 aydır düzenlediği saldırılarda en az 14 bin 500’ü çocuk, 9 bin 560’ı kadın olmak üzere 33 bin 207 Filistinlinin öldürüldü, 75 bin 933 kişi yaralandığı belirtiliyor.
Gazze Şeridi’nde hayatını kaybedenler arasında 484 sağlık personeli, 65 sivil savunma personeli, 140 gazeteci ve 30’u görevi başındayken 224 yardım görevlisi bulunuyor.
Gazze Şeridi genelinde İsrail ordusunun hava saldırıları sonucu başta enkaz altında kalanlar olmak üzere kayıp kişilerin sayısı ise 7 bine ulaştı.
İsrail saldırıları sonucu annesiz ve babasız kalan çocukların sayısının da 17 bin olduğu belirtiliyor.
Gazze’deki hükümetin medya ofisi, 70 bin konutun tamamen, 290 bin konutun ise kısmen yıkıldığını; bu yapıların yaşanmaz hale geldiğini açıkladı.
Saldırılarda Gazze Şeridi’ndeki 100 eğitim kurumu tamamen, 305’i ise kısmen yıkıldı. Saldırılara hedef olan 229 cami tamamen yıkılırken, 297 cami kısmen zarar gördü. Ayrıca 3 kilise saldırılar sonucu yerle bir oldu.
İsrail ordusu, 32 hastane ve 53 sağlık merkezini hizmet dışı bıraktı, 159 sağlık kuruluşunu ve 126 ambulansı hedef alındı, 200 tarihi alan bu saldırılardan zarar gördü.
Kararın uluslararası boyutu
Bölgesel bir güç olan Türkiye’nin kararı uluslararası alanda haberle de yansıdı. Ama öncelikle İsrail’in tepkisini görmek gerekir.
İsrail’den ihracat kısıtlaması ilk tepki geldi. Yapılan açıklamada, Türkiye ekonomisine zarar verecek paralel tedbirler alınacağı belirtiliyor. İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, ABD Kongresi’ne çağrı yapacaklarını ve kuruluşlarla temasa geçilmesini ve Türkiye’ye yaptırım uygulanmasını isteyeceklerini açıkladı.
İsrail Dışişleri Bakanı Katz, Türkiye’nin ihracatı kısıtlama kararına yanıt olarak ihracatı kısıtlanacak ürün listesi hazırlayacaklarını, yatırım ve ithalat kısıtlaması için de ABD Kongresi’ne çağrı yapacaklarını açıkladı. İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, Türkiye’ye ihracatı engellenecek ürünler listesi hazırlayacaklarını da belirtti.
Anlaşılıyor ki, İsrail misilleme içerecek benzer bir kararı bugün yarın açıklar. Türkiye hakkında yapılan açıklama ise oldukça ağır ifadeler içeriyor. Açıklamanın ilgili bölümleri şöyle:
“Erdoğan, Gazze’de kadınlara, kız çocuklarına, yetişkinlere tecavüz eden, öldüren ve bedenlerine saygısızlık eden ve çocukları diri diri yakan Hamas katillerine verdiği destek uğruna bir kez daha Türkiye halkının ekonomik çıkarlarını feda ediyor. İsrail şiddete ve gasplara boyun eğmeyecek, ticaret anlaşmalarının tek taraflı ihlaline göz yummayacak ve Türkiye’ye karşı Türk ekonomisine zarar verecek paralel tedbirler alacaktır.
Bazı ülkelerdeki ulusal basın ve çok uluslu bazı yayın organları Türkiye’nin ihracat kısıtlaması kararını yorumlarıyla birlikte haberleştirdiler.
Türkiye’nin kararı ABD merkezli Al-Monitor haberinde, ‘Türkiye İsrail’e karşı harekete geçti’ sözleriyle okuyucularına duyuruldu.
Uluslararası haber ajansı Reuters, son dakika koduyla girdiği haberde Bakan Fidan’ın açıklamalarına geniş yer verdi. Bakan Fidan’ın, “İsrail’in, açlıkla boğuşan Gazzelilere havadan yardım ulaştırma girişimimizi engellemesinin hiçbir bahanesi olamaz. Bu durum karşısında biz de İsrail’e yönelik bir dizi yeni tedbir almayı kararlaştırdık” dediği servis edildi.
İsrail gazetesi The Times of Israel, Bakan Fidan’ın açıklamalarına yer verdiği haberinde Türkiye’nin Gazze işgalinin başlatıldığı ilk günden bu yana İsrail karşıtı bir tutum izlediğinin altını çizdi.
Bu haberler, Türkiye’nin tutumunun yakından izlendiğini gösteriyor. Ancak, ihracat kısıtlaması kararının çok büyük etki yarattığı da söylenemez.
İsrail’in, oradaki Yahudi lobilerini de kullanarak ABD nezdinde yürüteceği diplomasi ise Türkiye’ye bir fatura çıkarabilir. İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz’ın açıklamaları biraz da bu tehlikeye işaret ediyor.
Dışarıdan kaynak arandığı, borç için finans çevreleriyle, Dünya Bankası ile görüşüldüğü bir dönemde Türkiye’nin ihracatına ABD tarafından bir engel çıkartılması önemli sorunlara kaynaklık edebilir.
Özetle;
Ticaret Bakanlığı’nın “İsrail’e İhracat Kısıtlaması Kararı”, İsrail’e baskı yapmaktan daha çok iç kamuoyundan yükselen tepkileri hedeflediği izlenimi veriyor.
İhracatın engellenmesi, yasaklanması, durdurulması gibi kesin önlemler yerine kısıtlama kararı alınması dikkat çeken bir ayrıntı. Ayrıca, kısıtlamanın içeriği ve kapsamı da belli değil. Kısıtlama ile neyin kastedildiği henüz açıklanmış değil. Konuyla ilgili daha açıklayıcı ikinci bir açıklamaya ihtiyaç var.
Daha net ifade ile kısıtlamanın ne anlama geldiği ve hangi fiilleri içerdiği belli değil.
Uluslararası alanda Türkiye karşıtı bir gelişme beklenmemeli. Sadece ABD’deki Yahudi lobilerinin etkisiyle bu ülkeden bazı sert açıklamalar gelebilir.
İsrail, ihracatta Türkiye için 13. büyük pazar. Bu ülke ile dış ticaret Türkiye açısından önemli. Karşılıklı kısıtlamalar ve belki de yakında gündeme gelecek olan ihracat yasakları iki ülke ekonomisine de zarar verebilir.
İsrail’e yapılan ihracatın son 11 yıllık gelişimi | ||||
Yıllar | İhracat (bin $) | Değ.% | ||
2023 | 5.422.661,42 | -22,9 | ||
2022 | 7.032.339,44 | 10,6 | ||
2021 | 6.355.775,03 | 35,1 | ||
2020 | 4.704.087,76 | 5,4 | ||
2019 | 4.463.820,08 | 11,0 | ||
2018 | 4.022.878,17 | 14,8 | ||
2017 | 3.504.849,58 | 14,7 | ||
2016 | 3.054.604,41 | 8,8 | ||
2015 | 2.806.578,69 | -8,4 | ||
2014 | 3.063.444,20 | 9,0 | ||
2013 | 2.810.289,34 | .- |