Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’yi ele geçirme ve Filistinlileri zorla yerlerinden etme girişimini, Türkiye’nin kesinlikle kabul etmeyeceği bir plan olarak nitelendirdi. Fidan, bu stratejiyi destekleyen ülkelerin, neredeyse yalnızca ABD ile İsrail’den oluştuğunu, dünyanın geri kalanının ise bu yaklaşımın karşısında yer aldığını belirtti.
Hakan Fidan: Trump’ın Gazze Stratejisi Mantıksız, Dünya İki Cepheye Bölünüyor
Al Jazeera ile gerçekleştirdiği röportajda, Türk dış politikasının önceliklerinin Orta Doğu, Kafkaslar, Balkanlar, Karadeniz, Akdeniz ve Ege bölgesinde çatışmaların yatışması, savaşların sona erdirilmesi ve istikrarsızlığın ortadan kaldırılması olduğunu ifade etti. Böyle bir ortamın sağlanmasının, ekonomik kalkınmayı hızlandırıp halka temel hizmetlerin ulaştırılmasını kolaylaştıracağını vurguladı.
Bakan Fidan, “Yapıcı, karşı tarafın güvenliğini tehlikeye atmayan, tüm devletlerin toprak bütünlüğüne saygılı, ekonomik gelişmeyi hedefleyen ve ulusal iradeye değer veren bir dış politika izliyoruz,” diyerek mevcut stratejiyi özetledi. İsrail’de Başbakan Binyamin Netanyahu öncülüğündeki yönetimin, güvenliği iki devletli çözümden ziyade genişlemeci politikalarla sağlamak istediğini sözlerine ekledi.
Fidan, İsrail yönetimine “İki devletli çözümü kabul edin; hem Arap ülkeleriyle hem de diğer Müslüman ülkelerle barış ortamı yakalayın” mesajını verdiklerini ifade etti. “Kendinizin güvenliğini hissetmeniz gerektiği gibi, diğer milletlerin de aynı güvenceye ulaşması elzemdir. Ancak, Filistinlilere devlet tanımanın yanı sıra, toprak ilhakı ve Lübnan ile Suriye’ye kadar genişleyen işgal planlarına asla müsamaha gösterilemez. Amerika’nın desteklediği bu yanlış politika sürdürülebilir değil, aksine tehlikeli sonuçlar doğuracaktır,” dedi.
Güvenlik garantileri ve Suriye’nin güneyinde oluşturulması beklenen savunma mekanizması konularına yönelik sorulara değinen Fidan, bu konularda İsrail veya Suriye ile herhangi bir görüşme yapmadıklarını, Suriye’nin milli birliğini ve toprak bütünlüğünü sağlamaya yönelik adımlar attığını belirtti. PKK tehdidi ve İsrail müdahalesinin bir arada görülmesinin, Suriye’de daha büyük istikrarsızlığa yol açacağını ifade etti. “Suriye halkının, geçmişte olduğu gibi PKK ya da İsrail müdahalesine izin vereceğini düşünmüyorum,” dedi.
Fidan, Suriye’de halkın son 15 yılda özgürlük ve onurları uğruna büyük fedakarlıklar yaptığını, milyonlarca insanın yerinden edildiğini ve yüz binlerce vatandaşın şehit olduğunu hatırlatarak, işgal politikalarına karşı asla boyun eğilmeyeceğini vurguladı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Türkiye ziyareti ve Rusya-Ukrayna Savaşı konularında da değerlendirmelerde bulunan Fidan, Türkiye ile Rusya arasında tarihsel, ekonomik ve güvenlik alanlarında köklü ilişkiler bulunduğuna dikkat çekti. Ukrayna’daki çatışmanın sona erdiğine dair umut verici sinyallerin mevcut olduğunu, tarafların hangi şartlar altında ateşkes için adım atacakları konusunda tartışmaların sürdüğünü, Amerika ve Rusya’nın da sürece temsilciler atayarak siyasi iradenin oluşmasına katkıda bulunacağını belirtti.
Fidan, Avrupa’nın başlangıçta ABD ile birlikte geliştirdiği askeri stratejinin, Amerika desteğinin azalmasıyla Avrupa güvenliğini tehlikeye attığını dile getirdi. Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki görüşünün ise değişmediğini, ancak Avrupalıların kimlik politikaları nedeniyle Türkiye’yi süreçlere dahil etmekte zorluk yaşadığını ifade ederek, yeni şartlar altında bu durumun yeniden değerlendirilmesini umduğunu söyledi.
Gazze’de ateşkesin sona ermesi ve İsrail saldırılarının devam etmesi ihtimaline değinen Fidan, bu gelişmenin bölge için olumsuz sonuçlar doğuracağını, özellikle Mısır, Ürdün ve Körfez ülkeleri gibi aktörlerin İsrail’e karşı net bir duruş sergilemeleri gerektiğini belirtti.
Trump’ın Gazze’yi ele geçirme ve Filistinlileri zorla yerinden etme planını “akıl tutulması” olarak tanımlayan Fidan, “Bu planı destekleyen dünyada neredeyse sadece iki cephe var: Bir Amerika, bir de İsrail. Geri kalan tüm dünya bu yaklaşıma karşı duruyor,” diyerek Türkiye’nin konusundaki kararlılığını yineledi. Ayrıca, Arap ülkelerinin Gazze’nin yeniden inşası, yönetimi ve güvenliğiyle ilgili alternatif planlar üzerinde çalıştıklarını ifade etti.
Röportajın ikinci bölümünde ise, Hamas’ın geleceğine değinen Fidan, Hamas’ı “bir direniş hareketi” olarak tanımladı. “Gazze’nin geleceğinde Filistin Yönetimi’nin yer alması elzem; ancak Hamas yalnızca bir örgüt değil, aynı zamanda bir fikir ve ideolojidir. İşgal, aşağılanma ve zulüm devam ettiği sürece, bu yapı etrafında daha da dirençli oluşumların ortaya çıkması kaçınılmazdır,” dedi.
Sudan’daki iç savaşın da İslam dünyasının görmek istemediği bir tablo olduğunu belirten Fidan, ülkede milyonlarca kişinin yerinden edildiğini ve Türkiye’nin insani yardım göndermek için çaba sarf ettiğini aktardı. Son olarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde izlenen yapıcı dış politikanın, hem bölgeye hem de dünyaya hayırlı sonuçlar getireceğine inandığını sözlerine ekledi.