İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İstanbul Fişekhane’de düzenlenen 15. TRT Uluslararası Belgesel Ödülleri gala programında belgeselciliğin değerini vurgulayan çarpıcı açıklamalarda bulundu. Altun, TRT’nin “küresel yayıncılık misyonu” kapsamında belgesel yapımcılarını desteklemesini, hakikatin sesi olmak için atılan önemli bir adım olarak değerlendirdi.
Bu yıl “Uzak Olsa da Aslında Çok Yakın” sloganıyla düzenlenen ödüller hakkında konuşan Altun, belgeselciliğin yalnızca beyaz perde ya da ekran için bir tür olmadığını, aynı zamanda kamu diplomasisinin güçlü bir unsuru olduğunu ifade etti. Gazze’den Sednaya’ya yaşanan insanlık suçlarının, kameraların kayıtta olması sayesinde tüm dünyaya gösterilebildiğini vurgulayan Altun, “Eğer kameralar olmasaydı, Gazze’deki vahşeti, Sednaya’daki akıl almaz işkenceleri, insanlık suçlarını belgeleyemezdik. İşte bu yüzden belgeselciler, yarının tanıklarıdır” dedi.
“Hakikatin Peşinde Koşmak Bir Etik Meselesidir”
Altun, belgeselciliğin sadece gerçeklik sunmakla kalmayıp, aynı zamanda bir etik düzlem üzerine inşa edilmesi gerektiğine dikkat çekti. “Hakikatten kopan her yapı, kurgulanmış bir gerçekliğe dönüşür” diyen Altun, ünlü yönetmen Jean-Luc Godard’ın, “Bir kamera kaydırması benim için ahlaki bir meseledir” sözünü hatırlatarak, belgeselciliğin estetikle buluşan bir hakikat arayışı olduğunu belirtti.
“Türkiye Mazlumların Yanında Oldu”
Konuşmasında Türkiye’nin insani duruşuna da vurgu yapan Altun, Suriye krizine değinerek, “13 yıl boyunca Türkiye, siyasi riskleri göze alarak mazlumlara kapılarını açtı. Bugün yeni bir Suriye inşa edilirken, Türkiye, Suriye’nin üniter yapısını ve toprak bütünlüğünü savunmaya devam edecek” dedi. Ayrıca, Batı medyasının umursamaz tavrını eleştirerek, mazlum coğrafyaların belgeselcilerinin bu zulümleri belgeleyerek tarihe not düştüğünü ifade etti.