Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Grönland’ı satın alma önerisi, dünya kamuoyunda alay konusu olmuştu. Ancak 2024’te NASA’nın radar taramalarıyla ortaya çıkarılan tarihi bir üs, Trump’ın ısrarının yalnızca ekonomik ya da siyasi olmadığını, kökleri Soğuk Savaş’a uzanan bir stratejik vizyonla ilişkili olabileceğini yeniden gündeme getirdi.
Buz Altındaki Gerçek: Camp Century ve Trump’ın Grönland Takıntısının Derin Kökeni
Grönland buzullarının 30 metre altına gömülü Camp Century, ABD’nin Sovyet tehdidine karşı geliştirdiği gizli “Iceworm Projesi” kapsamında inşa edilmişti. 1960’lı yıllarda “buzun altındaki şehir” olarak adlandırılan bu yerleşke, nükleer füzeleri gizlemek için stratejik bir merkez olarak tasarlanmıştı.
Yeniden keşfedilen gizli üs
NASA’nın Nisan 2024’te gerçekleştirdiği radar taramaları, Grönland’ın yüzeyinin altında yatan bu üssü ortaya çıkardı. 3 kilometre uzunluğundaki tünellerden oluşan üs; hastane, sinema salonu, kilise gibi sosyal alanlara sahipti ve nükleer bir reaktörle çalışıyordu. Ancak buzulların beklenenden hızlı hareket etmesi nedeniyle Camp Century 1966’da terk edilmişti.
Yaklaşık 60 yıl sonra, radar görüntüleme teknolojileri sayesinde bu yeraltı yerleşkesinin yapısal kalıntıları tespit edildi. NASA araştırmacısı Dr. Chad Greene, “Burası sadece tarihi bir yapı değil; aynı zamanda çevresel değişimleri anlamamız için önemli bir laboratuvar” değerlendirmesinde bulundu.
Trump’ın planı: Stratejik buzlar
Donald Trump’ın 2019’daki Grönland’ı satın alma önerisi, o dönem absürt bir dış politika çıkışı olarak değerlendirilmişti. Ancak bugün Camp Century’nin yeniden keşfi, ABD’nin bu bölgeye yönelik çok daha eski ve köklü bir jeopolitik ajandasının parçası olduğunu gösteriyor.
Grönland’ın sahip olduğu nadir yer altı madenleri, enerji kaynakları, kutup geçiş rotaları ve çin-rus nüfuzuna karşı coğrafi avantajı, bu bölgeyi yalnızca bir ada olmaktan çıkarıyor. Pituffik Uzay Üssü gibi aktif Amerikan tesisleriyle desteklenen bu stratejik ilgi, Grönland’ı ABD için bir “ulusal güvenlik önceliği” haline getiriyor.
Buzların geleceği, dünyanın geleceği
Camp Century’nin keşfi yalnızca siyasi değil, aynı zamanda çevresel bir uyarı niteliğinde. İklim değişikliğinin etkisiyle buzulların erimesi, yıllar önce gömülen nükleer atıkları ve yapı kalıntılarını da gün yüzüne çıkarabilir. Bu durum, çevresel felaket risklerini artırırken, aynı zamanda iklim politikalarında yeni sorumlulukları beraberinde getiriyor.