Son haftalarda çekilen yüksek çözünürlüklü uydu fotoğrafları, İsrail’in Dimona kenti yakınındaki Şimon Peres Negev Nükleer Araştırma Merkezi’nde yürütülen büyük ölçekli bir inşaatın belirgin biçimde hızlandığını gösteriyor. Analistler, yeraltına doğru katmanlı kazılar, beton istinat duvarları ve sahadaki yoğun ekipman trafiğinin, projenin kritik bir aşamaya geçtiğine işaret ettiğini belirtiyor.
Uydu görüntüleri Dimona’daki nükleer merkezde hızlanan inşaatı ortaya koydu
Tesis, İsrail’in kamuoyu önünde doğrulanmayan nükleer faaliyetlerinin merkezinde görülen bir nokta. Resmî makamlar inşaata dair bilgi paylaşmazken, Washington-Ankara hattında da sessizlik hâkim. Bölgedeki hareketlilik, özellikle İran’la tırmanan gerilim ve bölgesel caydırıcılık tartışmaları nedeniyle daha yakından izleniyor.
Uydu sağlayıcıları tarafından paylaşılan ve bağımsız kuruluşlar ile uluslararası ajanslarca analiz edilen son karelerde, 2019 civarında başladığı değerlendirilen çalışmaların bugün çok katlı bir yeraltı kompleksi niteliği kazandığı görülüyor. Uzmanlar ne inşa edildiği konusunda iki ana senaryoya odaklanmış durumda: Nükleer silah üretiminde kullanılan malzemeleri üretebilecek yeni bir ağır su reaktörü ya da nükleer silah parçalarının birleştirileceği/modernize edileceği bir montaj tesisi. Bazı değerlendirmeler, olası görev seti içinde trityum üretimi ve plütonyum ayrıştırma kapasitesinin korunması veya artırılmasının da bulunabileceğini not ediyor.
Nükleer politika uzmanları, İsrail’in bu alandaki “stratejik muğlaklık” yaklaşımının şeffaflığı sınırladığını ve denetim dışı görünümü pekiştirdiğini vurguluyor. İsrail, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’na taraf değil ve bu nedenle Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın kapsamlı denetimine tabi değil; ajans yalnızca Soreq araştırma reaktörüne ilişkin bilgi alıyor. Bu durum Dimona’daki faaliyetlerin bağımsız biçimde doğrulanmasını zorlaştırıyor.
İsrail’in elindeki nükleer başlık sayısı belirsizliğini koruyor; açık kaynaklı tahminler 2022 itibarıyla yaklaşık 90 civarında bir envantere işaret etmişti. Dimona’daki olası kapasite artışı, bu sayıdan bağımsız olarak, üretim altyapısının sürdürülebilirliğine ve modernizasyonuna odaklanmış olabilir.
Dimona dosyası, 1986’da tesiste çalışan teknisyen Mordehay Vanunu’nun kamuoyuna sunduğu fotoğraflar ve anlatımlarla dünya gündemine taşınmıştı. Aradan geçen yıllarda İsrail resmi söyleminde nükleer silah kapasitesini ne doğruladı ne de yalanladı; bölgesel güvenlik krizlerinin arttığı her dönemde Dimona çevresinde “ne yapılıyor?” sorusu yeniden alevleniyor.
Önümüzdeki dönemde yeni uydu geçişlerinden gelecek görseller, sahadaki yapının fonksiyonuna dair ipuçlarını artırabilir. Ancak resmî açıklama yokluğunda ve uluslararası denetim mekanizmalarının dışında kalan bir tesiste, tartışmanın seyrini yine teknik işaretler ve bağımsız analizler belirleyecek.