Hazine ve Maliye Bakanlığı, Türkiye’nin Asya Kalkınma Bankası’ndaki (AKB) statüsünün değiştiğini duyurdu. 12 Aralık 2024’te alınan Guvernörler Kurulu kararıyla Türkiye, 1991 yılından bu yana sahip olduğu bölge dışı üye statüsünden çıkarak, bölgesel üye konumuna yükseldi.

Bakanlık açıklamasında, bu değişikliğin AKB’nin 59 yıllık tarihinde bir ilk olduğu vurgulanırken, sürecin Türkiye’nin yoğun çabaları ve üye ülkelerle kurduğu güçlü diyalog sayesinde yalnızca 4,5 ay gibi kısa bir sürede başarıyla tamamlandığı belirtildi. Bu statü değişikliğiyle birlikte AKB, Türkiye’de faaliyetlerine başlayacak ve kamu ile özel sektör, altyapı, çevre, eğitim, finans ve enerji gibi alanlarda bankanın uzun vadeli ve avantajlı finansman imkanlarından faydalanabilecek.
AKB Heyetinden Türkiye Ziyareti
AKB yetkililerinden oluşan bir heyet, bankanın Türkiye’deki faaliyetlerini belirlemek amacıyla kamu ve özel sektör temsilcileriyle görüşmeler yapmak üzere Türkiye’ye ziyaret gerçekleştirdi. Heyet, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile bir araya gelerek Türkiye’nin sektörel öncelikleri ve izlenen politikalar hakkında bilgi aldı. Görüşmede, AKB’nin Türkiye’ye yönelik gelecekteki çalışma programının genel çerçevesi de ele alındı.
Bakanlık, Türkiye’nin çok taraflı kalkınma bankalarıyla yürüttüğü güçlü iş birlikleri sayesinde uluslararası finans kuruluşları tarafından tercih edilen bir kalkınma ortağı haline geldiğini belirtti. Türkiye’nin bu kuruluşlardaki aktif portföy büyüklüğünün 35 milyar dolara ulaştığı ifade edilirken, bunun ekonomi programına duyulan güvenin önemli bir göstergesi olduğu vurgulandı.
Asya Kalkınma Bankası Yapısı ve Türkiye’nin Payı
Merkezi Manila’da bulunan ve 69 üye ülkesi bulunan Asya Kalkınma Bankası, toplamda 142,7 milyar dolarlık kayıtlı sermayeye sahip. Bankanın ödenmiş sermayesi 7,1 milyar dolar olarak kaydedilirken, Türkiye’nin bankadaki kayıtlı sermayesi 480,7 milyon dolara ulaştı. Bu sermaye, Türkiye’ye AKB’de yüzde 0,56 oy gücü sağlıyor.
Türkiye’nin bölgesel üye statüsüne geçmesi, ekonomik kalkınma projelerine daha fazla kaynak sağlama ve bölgesel iş birliklerini güçlendirme açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.