Türk demokrasisi, yeni ve sivil bir anayasa oluşturma aşamasını geçmek için gereken güce ve olgunluğa fazlasıyla sahiptir.

Tarih:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Yüzyılı Anayasası Sivil Anayasa Güçlü Türkiye Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Cumhuriyetimizin 100. yılının darbe anayasasıyla geçmesi siyaset kurumu adına büyük bir mahcubiyettir. Sırf bazı insanların rahatlığı bozulmasın diye bu utancı milletimize daha fazla yaşatamayız. Bugün Türk demokrasisi, yeni ve sivil bir anayasa yapma aşamasını geçecek güce, kudrete ve olgunluğa fazlasıyla sahiptir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Demokrasi ve Özgürlükler Adası’ndaki Adnan Menderes Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye Yüzyılı Anayasası Sivil Anayasa Güçlü Türkiye Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin gönlünde derin yaralar açan 27 Mayıs askeri darbesinin 64. yılında, “Türkiye Yüzyılı Anayasası”nı konuşmak üzere katılımcılarla bir arada olduklarını söyledi.

Bu sempozyumu düzenleyen İstanbul 2 Nolu Barosu’na teşekkür eden, yeni Türkiye’nin sembollerinden olan Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda gerçekleştirilen bu anlamlı sempozyumun ülke ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından bir yargı tiyatrosuyla idama mahkum edilen ve darağacına gönderilen Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’yu burada tekrar rahmet ve minnetle andığını belirtti.

“KALEMİNDEN KAN DAMLAYAN SÖZDE HUKUKÇULARI UNUTMAYACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yassıada Mahkemeleri’nde türlü baskılara, insanı insanlığından utandıran hakaretlere ve işkenceye maruz kalan her üç devlet adamının isimlerini milletin gönlüne “şehit” ve “milli irade kahramanları” olarak yazdırdığını ifade ederek, “Bu millet, merhum Menderes ve arkadaşlarını her zaman şükranla ve idamlarına engel olamamanın mahcubiyetiyle hatırlayacaktır. Sempozyumu gerçekleştirdiğimiz eski adıyla Yassıada’yı, milletimizin adlandırmasıyla ‘Yaslıada’yı demokrasimizin utanç adasına dönüştürenleri de bugün bir kez daha nefretle anıyoruz. Üzerinden değil 64 sene, asırlar bile geçse darbecileri unutmayacağız ve affetmeyeceğiz. Sokakları karıştırarak darbeye zemin hazırlayanları, ‘kıyma yaptılar’ diyerek ahlaksızca üniversite öğrencilerini kışkırtanları ve kaleminden kan damlayan sözde hukukçuları unutmayacağız ve affetmeyeceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şairler Sultanı” üstat Necip Fazıl’ın “Bir nar ağacı var, bir de darağacı. Namerde nar düştü, yiğide darağacı” dediği hukuk cinayetlerini, ülkeye ve millete yaşatanları asla bağışlamayacaklarını vurguladı.

Millet ve milli irade uğrunda bedel ödeyenleri minnetle anarken demokrasi cellatlarını da bir utanç kaynağı olarak daima hatırlayacaklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “27 Mayıs darbesi adım adım uygulanan bir provokasyonun sonucudur. 14 Mayıs 1950 seçimleriyle birlikte Türkiye’de yeni bir dönem başlamış, ilk kez milletin özgür iradesiyle bir parti iktidara gelmiştir. Demokrat Parti iktidarı, on yıllar süren tek parti dönemi sonrasında millete umut vermiş, özgüven aşılamış ve ülkemiz genelinde bir kalkınma hamlesi başlatmıştır” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhum Adnan Menderes ve arkadaşlarının iktidarda bulundukları 10 yıl boyunca Türkiye’ye çok büyük hizmetler yaptığını ve büyük eserler kazandırdığını dile getirdi.

Adnan Menderes ve arkadaşlarının, Ezan-ı Muhammedi’nin aslına uygun okunmasından, imam hatip okullarının açılmasına kadar her alanda büyük işlere imza attığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Menderes ve Demokrat Parti’nin milletle devleti birbirine yaklaştıran politikaları, bu ülkeyi tapulu mülkü gibi gören imtiyazlı azınlığı rahatsız etti. Bu rahatsızlık 1956 yılından itibaren kendini göstermeye başlamıştır” dedi.

Darbe sürecinin 6-7 Eylül olaylarıyla başladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ardından ülkemizin farklı illerinde provokasyonlar, kavgalar, protestolar doğrudan toplumsal fay hatlarını kaşıyan gerilimler yaşandı. Darbeden üç yıl önce Menderes’e ‘Zıddıma gittiğinizde yapamayacağım yoktur’ tehdidinde bulunanlar, darbeye uygun ortam hazırlamak için üç yıl boyunca uğraştılar. Ellerinden geleni artlarına koymadılar” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Büyük Taarruz” adı verilen propaganda savaşıyla Demokrat Parti ve Menderes’in düşmanlaştırıldığını ve nefret objesi haline getirildiğini söyledi.

Bu süreçte muhalefete bağlı gazetelerin, hepsinin yalan olduğu sonradan ortaya çıkan manşetlerle Menderes’i ve Demokrat Parti’yi hedef aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son olarak tahkikat komisyonu bahanesiyle, ‘İhtilal meşru bir haktır’ açıklaması yapılarak alenen darbeye davetiye çıkarıldı. Kendini devletin yegâne sahibi gören oligarşik yapı, 27 Mayıs darbesiyle, 14 Mayıs demokrasi devriminin rövanşını 10 yıl sonra milletten almayı başardı” dedi.

“SADECE MENDERES VE YOL ARKADAŞLARI DEĞİL, DEMOKRASİMİZ, MİLLÎ İRADE DE YARGILANMIŞTIR”

“Nasıl darbeye bir günde karar verilmemişse, Yassıada Mahkemeleri’nde yaşanan hiçbir sahne ve alınan hiçbir kararın da tesadüf olmadığını” belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Darbeciler ve 27 Mayıs rejiminin liderleri tarafından burası özellikle seçilmiştir. Pusulası millete ve demokrasiye ayarlı sivil siyaset için Yassıada’nın bir ibret kaynağı olması istenmiştir. Ülkenin cumhurbaşkanına, başbakanına, bakanlarına, komutanlarına, milletvekilleri ve bürokratlarına karşı sergilenen küstahlıkların, merhum Menderes’in nezaketini korumasına rağmen mahkeme heyetinin kendisini sürekli azarlamasının, İstiklal Harbimizin kahramanlarından olan Cumhurbaşkanının intiharın eşiğine kadar getirilmesinin, daha bunun gibi nice nobranlığın, nice vicdansızlığın, insanlığın gözünün içine sokulmasının en önemli sebebi budur.”

Siyaset kurumuna ve siyasetçilere, “Haddinizi bilin” denildiğini, millete “Ayağınızı denk alın, çizgiyi aşmayın” mesajı verildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yassıada’da sadece Menderes ve yol arkadaşları değil, aynı zamanda 14 Mayıs yargılanmış, demokrasimiz ve milli irade yargılanmıştır. Menderes ve arkadaşlarının şahsında önce mahkûm edilen, sonra idam edilen bizatihi milletin özgür iradesidir. ‘Yeter, söz milletindir’ demenin, gücü ve yetkiyi milletin asıl sahibi olan halka vermenin bedeli işte burada, bu adada merhum Menderes ve arkadaşlarına ödetilmiştir. Bu ülkede kimin muktedir olduğu, iktidar gücünün kimde olduğu, devletin tapusunun kime ait olduğu milletin hafızasına kanla yazılmak istenmiştir. Ne yaptılarsa bunun için yaptılar. Milli iradeye darbe hançerini bunun için vurdular. Siyasetçileri bunun için yargıladılar. Örselediler, tahkir ve tahrik ettiler. ‘Köpek davası’, ‘Bebek davası’ diyerek masum insanların onuruyla bunun için oynadılar. Kararlar verilmeden önce idam sehpalarını bunun için kurdular. Hiçbir delil olmadığı halde Menderes ve iki arkadaşını bunun için astılar. Milletle dalga geçer gibi 27 Mayıs darbesini ‘Hürriyet ve Anayasa Bayramı’ olarak yıllarca bunun için kutladılar ve zorla kutlattılar. Burayı sivil ve demokratik siyasetin k

âbusu, heyulası, ibret vesikası haline getirmeyi hedeflediler.”

“MİLLÎ İRADEYİ GASBETMEK İÇİN 22 YIL BOYUNCA HER YOLU DENEDİLER”

Yassıada üzerinden milli iradeye had bildirmek isteyen yapıların bunda önemli ölçüde başarılı olduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk siyasetinin uzun yıllar boyunca kargaşa, istikrarsızlık ve öz güvensizlik girdabından bir türlü kurtulamadığını, 27 Mayıs’ın karanlık gölgesinin her 10 yılda bir tekrarlanan darbelerle milli iradenin peşini bırakmadığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 27 Mayıs öncesi kurulan darbe mekanizmasının 12 Mart muhtırası, 12 Eylül darbesi ve 28 Şubat müdahalesinde de harfiyen uygulandığını belirterek, “Sokak olaylarından üniversitelerin karıştırılmasına, ‘cunta bülteni’ gibi çıkan gazetelerden beşli çetelerin rol kapma yarışına, kim olduğu belli olmayan tiplerin piyasaya sürülmesinden siyaset kurumunun yıpratılmasına kadar aynı senaryo birkaç kez yeniden sahneye konuldu. 27 Mayıs planı, AK Parti’nin iktidar olduğu 22 yıllık süre zarfında da defalarca uygulanmaya çalışıldı. Türk siyasi tarihinin en fazla darbe girişimine maruz kalan hükümetiyiz. Anadolu ihtilalini içlerine sindiremeyenler, milli iradeyi gasbetmek için 22 yıl boyunca her yolu denediler” değerlendirmesinde bulundu.

Geride bırakılan 22 yılda AK Parti iktidarlarına karşı yapılan darbe girişimlerine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ordu göreve’ pankartlarıyla açıkça darbe çağrısı yaptılar. Cumhuriyet mitingleriyle belli hassasiyetleri kaşımaya çalıştılar. 27 Nisan Muhtırası’yla siyaset kurumuna müdahale etmeye kalktılar. Önce 7 Şubat MİT krizi, ardından 17-25 Aralık girişimiyle seçilmiş iktidarı devirmeye çalıştılar. Gezi olaylarıyla sokaklarımızı terörize etmek istediler. Hendek ve çukur terörüyle şehirlerimizin huzurunu bozmak istediler. Kanlı terör eylemleriyle, devletle millet arasına nifak sokmaya çalıştılar. En son 15 Temmuz darbe girişimiyle doğrudan şahsımızı, ailemizi, milli iradenin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ve aziz milletimizi hedef alacak kadar ileri gittiler” dedi.

“SALDIRILAR KARŞISINDA ASLA GERİ ADIM ATMADIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların dışında da gizli, açık, pek çok teşebbüsün olduğunu, imtiyazlarını korumak uğrunda ellerinin altında ne kadar vesayet aracı varsa hepsini üzerlerine saldıklarını belirterek, “Ama biz olduğumuz yerde sapasağlam durduk. Saldırılar karşısında asla geri adım atmadık. Milletin tertemiz iradesine leke sürdürmedik. Sokak olaylarıyla ülkemizin karıştırılamayacağını, terör örgütleriyle siyasetin dizayn edilemeyeceğini, fezlekeler ve iddianamelerle siyasete operasyon çekilemeyeceğini, tankla, tüfekle, uçakla, milli iradenin teslim alınamayacağını içerideki ve dışarıdaki tüm vesayet heveslilerine çok net biçimde gösterdik” dedi.

Sadece bununla da kalmadıklarını, anayasa değişiklikleriyle demokrasinin gücüne güç kattıklarını, hak ve özgürlükler alanında hayata geçirdikleri tarihi nitelikteki reformlarla da demokrasinin standartlarını yükselttiklerini, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçerek milli iradenin hâkimiyetini pekiştirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbecilerin yargılanmasının yanı sıra 27 Mayıs mağdurlarının zararlarını tazmin ederek, bu ülkede darbe suçunun cezasız kalmayacağını, yapanın yanına asla kâr kalmayacağını gösterdiklerinin altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yassıada’yı ‘Demokrasi ve Özgürlükler Adası’na dönüştürerek, Menderes ve arkadaşlarının muhterem hatıralarına sahip çıktık. Meşruiyetini milletten alan, sırtını sadece millete dayayan, milletin çizdiği rotadan sapmayan bir iktidar ve ittifak olarak, hamdolsun bugünlere kadar yüzümüz ak, başımız dik bir şekilde gelmeyi başardık” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de demokrasi mücadelesinin tehditlere, saldırılara, korkutmalara ve müdahalelere rağmen kararlılıkla ilerlediğini belirtti.

Milli iradenin Türkiye’de elde ettiği eşsiz kazanımların arkasında statükoya karşı yürütülen çetin mücadelelerin olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbime, bizi milletimize karşı mahcup etmediği, sandığa itibarını tekrar kazandırmayı nasip ettiği için sonsuz hamdediyorum. Şu gerçeği bugün bir kez daha belirtmekte fayda görüyorum. Bu ülkede artık darbeler ve muhtıralar dönemi kapanmıştır. Bu ülkede suyu bulandırıp, bulanık suda demokrasiyi avlama dönemleri artık geride kalmıştır. Bu ülkede fezlekeler, iddianameler, tetikçiler ve terör örgütleri üzerinden siyaset mühendisliği yapıldığı günler sona ermiştir” dedi.

Türkiye’de iktidara gelmenin, hükümet etmenin tek bir yolu olduğunu, onun da milletin aziz iradesinin özgürce tecelli ettiği sandıktan geçtiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Sandık dışında yol arayanlar, sandık dışında farklı odaklardan medet umanlar bu ülkede artık başarılı olamazlar, hedeflerine ulaşamazlar. Demokrasimize ve milli iradeye kimsenin pusu kurmasına izin vermeyiz. Her kim kanunun ve hukukun dışına çıkarsa karşısında bizi, milletimizi ve tüm kurumlarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bulur ve bulacaktır. Türkiye’de egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”

“MİLLETİMİZ ‘EVET’ OYUNU, DARBECİLERİN ÜLKENİN BAŞINDAN BİR AN ÖNCE GİTMESİ İÇİN VERMİŞTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milli iradenin üstünde hiçbir güç tanımadıklarını, bunun da gereğini her alanda yaptıklarını ve yapacaklarını ifade etti.

Yeni anayasayla tüm bu kazanımları daha da öteye taşımayı hedeflediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin siviller eliyle yapılmış kapsayıcı ve özgürlükçü bir anayasaya olan ihtiyacını uzun süredir dile getirdiklerini hatırlattı.

Yeni anayasaya Türkiye’nin niçin ihtiyaç duyduğunu, yeni anayasayla neyi hedeflediklerini farklı vesilelerle kamuoyuyla paylaştıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Malumunuz olduğu üzere, anayasa normlar hiyerarşisinin tepesinde yer alır. Bu yönüyle devleti, devlet organlarını ve bu organların birbiriyle olan ilişkilerini belirler. Anayasalar, birer toplum sözleşmesi olarak devlet ve toplum arasında fikir ve duygusal bağlar kurulmasına hizmet eden yazılı belgelerdir. Serbest ve demokratik seçimlerle milleti temsil etmeye yetkili kılınmış, egemenliği millet adına kullanmaya yetkili kurumlar tarafından yapıldıkları takdirde anayasalar, bu bağı tam manasıyla kurabilirler” dedi.

Türkiye’deki birçok sorunun temelinde bu bağın yeterince kurulamamasının yattığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “1921 ve 1924 Anayasalarını bir yana bırakırsak, bütün anayasalarımız vesayetçilerin direktifiyle yapıldı ve halka empoze edildi. Elbette her iki anayasa sandıkta milletten ‘evet’ oyu aldı. Fakat hem 1961 Anayasasının hem de 1982 Anayasası’nın hazırlanma ve onay sürecinde milletin iradesi serbest biçimde tecelli etmedi. Milletimiz ‘evet’ oyunu bu iki anayasanın kendisine getirdiklerinden ziyade, darbecilerin ülkenin başından bir an önce gitmesi için vermiştir” diye konuştu.

Darbe anayasalarının, şekil şartlarına uysalar bile toplumsal meşruiyet açısından sorunlu olduklarının kabul edilmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Anayasalarımız içinde vesayetin en fazla nüfuz ettiği 1961 Anayasasıdır. Her ne kadar belli ideolojik çevreler 61 Anayasasını en özgür

lükçü olarak sunsalar da esas itibarıyla 27 Mayıs rejimini kurumsallaştırmıştır. 1961 Anayasasının millete ve milli iradeye zorla giydirdiği deli gömleği, 1982 Anayasasıyla daha da sıkılaştırılmıştır. Bizim dönemimizde yapılan 20’den fazla değişiklikle bu gömleğin iplerinin biraz olsun gevşetilmesini sağladık” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa değişiklikleriyle hem 367 ucubesi gibi milli iradeyi boğma teşebbüslerinin tekrarını engellediklerini hem de demokrasiye ve millete rahat nefes aldıracak önemli adımlar attıklarını vurguladı.

Onca değişikliğe rağmen mevcut anayasanın dilinden, ruhuna kadar birçok asli unsurunun problemli olduğunu herkesin kabul ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin mevcut darbe anayasasına mahkûm edilmesi, demokrasimizin olgunluğuna dair şüpheleri besliyor, siyaset kurumuna olan güveni zedeliyor, elitlerin ve vesayet yanlılarının halka rağmen halkçılık iştahını diri tutuyor” dedi.

“ELİTLERİN UZLAŞISINI YANSITAN MEVCUT ANAYASAMIZLA YOLA DEVAM EDEMEYİZ”

Son 22 yılda, demokrasiye yönelik tehditlerin devam etmesinin sebeplerinden birinin de bu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii burada 61 ve 82 Anayasalarının şu özelliğini de vurgulamakta fayda var. Her iki anayasamız da ideolojiktir, katıdır, siyaset dışı aktörler tarafından hazırlandığı, siyaset kurumuna kötü bırakıldığı için siyasal yanları zayıftır. Milletin fikri, talepleri, endişeleri ve beklentileri dikkate alınmadan, uzlaşma sağlanmadan yapılan anayasalar, doğumundan itibaren sakattır, sorun çözmekten ziyade kriz üretmeye daha yakındır” dedi.

Yakın siyasi tarihte bunun pek çok örneğinin bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yasama, yürütme ve yargı arasında çıkan tartışmalardan, bizzat yüksek yargı organları arasında ortaya çıkan gerilimlere kadar mevcut anayasamızdan kaynaklı sıkıntılarla karşılaştık ve hâlen de karşılaşıyoruz. Devlet ile vatandaş arasındaki ilişkiyi zehirleyen bürokratik oligarşinin bir türlü yok edilememesinin sebebinin de aynı olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.

Gelinen noktada artık bazı gerçeklerin kabullenilmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Çerçevesini darbecilerin çizdiği, dili sorunlu, mutabakattan ziyade elitlerin uzlaşısını yansıtan mevcut anayasamızla yola devam edemeyiz. Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılının darbe anayasasıyla geçirilmesi zaten siyaset kurumu adına büyük bir mahcubiyet kaynağıdır. Sırf birilerinin konforu bozulmasın diye bu utancı milletimize daha fazla yaşatamayız. Bugün Türk demokrasisi, yeni ve sivil bir anayasa yapma eşiğini aşacak güce, kudrete ve olgunluğa fazlasıyla sahiptir. İçinde bulunduğumuz 28’inci Yasama Dönemi’nde siyaset kurumunun yeni anayasa yapmasının milli bir ödev olduğuna inanıyorum. Türkiye’ye tarihinin en büyük demokrasi zaferlerini kazandırmış bir iktidar olarak, biz yapıcı ve uzlaşmacı tavrımızı sonuna kadar koruyacağız. Muhalefetteki muhataplarımızın da ülkemizi darbe anayasasına mahkûm ve mecbur etmeyeceklerini umuyorum.”

“NETANYAHU VE CİNAYET ŞEBEKESİ, DAHA FAZLA KAN DÖKEREK SİYASİ ÖMRÜNÜ UZATMAYA ÇALIŞIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sempozyumun ufuk açıcı tartışmalara vesile olmasını dileyerek, İstanbul 2 Nolu Barosu’nu hem sempozyumu düzenlediği hem de Gazze’de yaşanan soykırımın sorumlularının hesap vermesi için gösterdiği gayretler nedeniyle tebrik etti.

Bu mücadelelerinin ne kadar önemli ve insani bir duruş olduğunu dün gece bir kez daha gördüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bugüne kadar 36 binden fazla Filistinli kardeşimizi şehit eden soykırımcı caniler, dün de güvenli bölge ilan ettikleri Refah’ta bulunan bir mülteci kampındaki sivillerin üzerine füze ve bomba yağdırdılar. Uluslararası Adalet Divanı’nın saldırıları durdurma çağrısının ardından gerçekleşen bu katliam, terör devletinin kanlı ve kalleş yüzünü bir kez daha ifşa etmiştir. Netanyahu ve cinayet şebekesi, Filistin halkının kahramanca direnişini kıramadıkça ülkesinde iyice köşeye sıkışmakta ve daha fazla kan dökerek siyasi ömrünü uzatmaya çalışmaktadır. Ancak bunun hiçbir fayda sağlamadığını pek yakında görecekler. Tıpkı özendiği Hitler gibi, Miloseviç gibi, Karadziç gibi ve tarihteki diğer zalimler gibi lanetle anılmaktan kurtulamayacaklar. Türkiye olarak, insanlıktan zerre kadar nasibini almamış bu katillerden, bu barbarlardan hesap sorulması için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Rabbim, Filistin halkının ve Gazze’deki kardeşlerimizin yardımcısı olsun. Rabbim bebek, çocuk, kadın, yaşlı demeden masumları öldürenleri ‘kahhar’ ismi hürmetine kahru perişan eylesin.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda 27 Mayıs darbecilerinin kurduğu darağaçlarında son nefeslerini veren şehitleri rahmetle andı.

Açılış konuşmalarının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Baro Başkanı Yasin Şamlı tarafından, İsrail’in Gazze’de savaş ve soykırım suçu işlediğine dair delillerin yer aldığı İstanbul 2 Nolu Barosu’nun “Uluslararası Ceza Mahkemesi Şikâyet Dilekçesi”ni içeren kitabı hediye edildi.

Cuakay Akademi
Cuakay Akademi
Biz, düşünce dünyasında önemli bir yer edinmiş Türkiye ve dünya genelindeki ilişkileri derinlemesine inceleyen bir düşünce kuruluşuyuz. Amacımız, Think tank yapısıyla uzmanlık alanlarımıza özgü özgün makaleler ve içerikler üreterek bilgiye katkıda bulunmaktır. Ancak bizim için sadece yazı yazmakla sınırlı değil, aynı zamanda farklı yeteneklere sahip bireyleri bünyemizde görmekten mutluluk duyarız.
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Gönderiyi paylaş:

Abone ol

spot_imgspot_img

Popüler

Benzer Konular
Benzer Konular

Netanyahu’nun Ziyaretinin Ardından Macaristan’dan UCM’ye Rest: Çekilme Süreci Başlatılıyor

Macaristan hükümeti, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) taraf olma statüsünden...

Ankara’dan İsrail’e Sert Mesaj: “Yayılmacı Gündeminizi Türkiye’ye Saldırarak Gizleyemezsiniz”

Dışişleri Bakanlığı, İsrail hükümetinde görevli bazı bakanların Türkiye’yi hedef...

Fidan, Brüksel’de Yoğun Temaslarda: NATO Zirvesinde Kritik Görüşmeler

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı için...

Ankara’dan Orta Asya’daki Sınır Uzlaşısına Destek Mesajı

Türkiye, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan’ın sınırlarının kesiştiği noktaya ilişkin...
error: Content is protected !!