Emekli Tümgeneral Prof. Dr. Esat Arslan, detayları şu şekilde ifade etti:
Bölgesel bir çatışmanın genel bir eğilimi mevcut. İsrail, öncelikle Gazze operasyonunu durdurmaması durumunda, Lahey Adalet Divanı’nın aldığı kararlar doğrultusunda, operasyonunu Gazze üzerinde minimum seviyeye çekmek zorunda kalacak.
Bu bağlamda özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’nin bu süre zarfında hava operasyonlarına odaklandığı bir dönemde, Lübnan’da yeni bir cephe açılabilir. Bu, açık bir şekilde görülen bir durum. Mahkemenin doğrudan ateşkes çağrısı yapmaması, kararın zorlu bir kısmını oluştursa da, bu bir nevi ateşkes kararı olarak nitelendirilebilir ancak bunun etkisinin biraz azalacağını söyleyebiliriz.
Şahsi görüşüm, durmayacak kadar fazla değil. Kısıtlı bir şekilde indirilmesi gerekiyor çünkü Amerika Birleşik Devletleri yönetimi, açık bir şekilde Biden yönetimine baskı yapacak.
Burada dünya kamuoyunun dikkatini özellikle Lübnan’a çekme isteği, özellikle Lübnan’a karşı kuzey cephesinde şehir savaşı ve gerçek mühimmatla ilgili bu savaş eğitimi hazırlıklarıyla açıkça görülmektedir.
Mahkeme, sivil kayıpları önleme konusunda açık bir şekilde bir ölçü belirleyemedi; ancak bölgeye verilen hasarın bir an önce kontrol edilmesi yönünde alınan kararın, minimal seviyelere ulaşmasa bile Gazze’de nokta operasyonlara devam edeceğini düşünüyorum.
Ancak gerçekten Hizbullah’a karşı tabur, görev kuvvetinde bir yerleşim yerinde muharebe yapacak. Bu, cebri keşif olarak adlandırılır. Yani başka bir ifadeyle, ‘tabur muharebe görev kuvveti’ olarak adlandırılabilir, ki bu 800 ile 1000 kişi arasında değişir.
Özellikle İngiltere’nin kış birlik değerlendirmesinde, özellikle yerleşim yerlerinde savaşın özelliklerini bir kez daha hatırlamamız önemlidir. Giremediklerini gördük, yani kendi gözlerimizle şahit olduk.
Şimdi, ilk hareketin koşullarını görmekteyiz. Sınırlı bir hareket bekliyoruz. Ancak askerlerin ne kadar agresif olduklarını, özellikle tanklarla ateş ettiklerini, bunların hepsini Gazze’de gördük. Topluca insanlara ateş ettiklerini gördük. Bu durum 15 Temmuz’da da görüldü.
İkinci özellik, özellikle Hizbullah’ın caddeler boyunca ateş sahalarında, ateş ve gözetleme için örtü ve gizleme yeteneğine sahip olduğunu biliyoruz.
2005 yılındaki muharebeden farklı olarak, İsrail’in buraya tabur muharebe grubu olarak girmesi, endişeli olduklarını açıkça ortaya koymaktadır. Yani büyük ölçüde yüklenmeyecekleri, aynı zamanda Suriye ile Hava Kuvvetleri ile istedikleri yere vurabilecekleri açıktır. Burada ilginç bir durum var; Rusya Federasyonu tarafından hava sahası kontrol edilmekte ve istedikleri yere vurabilmekteler.
Üçüncü özellik, burada savaşacak askerlerin keskin nişancılık konusunda özellikle desteksiz, gece görüş cihazlarına ve gece atış tekniklerine yani gelişmiş tekniklere hakim olmaları gerektiğidir. Bu, 115 günlük bir savaş içinde, en azından bir kan gören ordu olmadığını, aksine kendilerine kan döken bir ordu olduklarına alıştıklarını göstermektedir. Bu son derece zor bir durumdur.
Soykırım suçu işleyen Netanyahu yeni savaşa mı hazırlanıyor?
Tarih: