Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, A Haber canlı yayınında önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Şimşek’in ifadeleri şu şekildedir: “Türkiye’nin potansiyeli büyük. Ülkemiz, kişi başı milli geliri 10 bin doların üzerinde olan dünyadaki yedi ülkeden birisidir. Güçlü bir ekonomi, bu nedenle büyük bir ilgi görmektedir. Uzun bir süredir çeşitli sebeplerle özellikle portföy yatırımcılarının kaçındığı bir pazar olmuştur. Ancak şu anda ilgi büyüktür. Peki, algıda herhangi bir değişiklik var mı? Evet, ciddi bir iyileşme görülmektedir.
Bizim programımızın ana hedefi, sürdürülebilir yüksek büyümeyi desteklemektir. Bu hedefe ulaşırken fiyat istikrarını yani enflasyonun düşük tek haneli rakamlara indirilmesini sağlayacak mali politikayı, rezerv birikimini ve kur korumalıdan çıkışı içeren entegre bir yaklaşımı benimsemekteyiz.
Bu çerçevede, önemli bir dönüşüm programı bulunmaktadır. Yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm gibi alanlarda büyük fırsatlar sunmaktadır. Tüm yatırımcıların ilgisi çok yüksektir. Bu ilgi kısmen fon akışına dönüşmektedir ve gelecekte bu ilginin artarak devam etmesini bekliyoruz. Programın uygulanması aşamasındayız ve para politikasında güçlü adımlar atmış bulunmaktayız. Enflasyonu düşürecek eşiklere doğru ilerliyoruz.
Ülkemizin potansiyeli büyüktür. Programımız tutarlı bir şekilde işlemektedir. Bu programın, ülkemize uzun vadeli ve sürdürülebilir kaynaklar sağlayacak bir program olduğuna inanıyorum.
Türkiye’ye yönelik şüphelerin azaldığını gözlemlediniz mi?
Evet, kararlılık, öngörülebilirlik ve uygulama önemlidir. İlk üç ay boyunca çok fazla konuşmadık. İlk üç ayda uygulamaya odaklandık. Para politikasında enflasyonu nasıl kontrol altına alabileceğimizi düşündük ve parasal sıkılaşma, miktarsal sıkılaşma ve seçici kredi sıkılaşması gibi adımlar attık. Ayrıca gelir politikalarını belirledik.
Maliye politikasında önceden alınmış tedbirleri uyguladık. Bütçe açığını milli gelire oranla yüzde 3’ün altına çekmeyi hedefledik, sadece deprem dışında. Yatırımcıları ikna edecek bir para politikası benimsemeye karar verdik ve gereken adımları attık. Yapısal reformları tartıştık ve her zaman uluslararası standartlara uygun olduğumuzu gösterdik. Bu, güveni artırdı.
Dolar ve Euro hakkında ne düşünüyorsunuz?
Küresel konjonktür şu an için bize destek olmayan bir konjonktürdür. Ticaret ortaklarımızda zayıf bir büyüme gözlemliyoruz, özellikle Avrupa bölgesinde. Küresel finansal koşullar sıkıdır ve ABD’de bile 10 yıl vadeli tahvillerin getirisi yüksektir, bu da sıkılaşma işaretidir. Piyasalar, faizlerin yüksek seviyelerde kalacağını öngörmektedir. Ancak, iyi bir hikayeniz varsa, ilgi görmeye devam edersiniz. Biz şu anda programın geçiş dönemindeyiz, her zaman şeffaf ve net olduk. Dezenflasyonist bir programa güçlü bir geçiş planlıyoruz ve bunun sonuçlarını zamanla göreceğiz.
Enflasyonun düşeceği tarih nedir?
Yıllık bazda enflasyon düşüşünü önümüzdeki yılın ikinci yarısında bekliyoruz. Ancak aylık bazda enflasyonun ciddi bir şekilde azalacağını düşünüyoruz.”
İsrail-Filistin gerginliğinin Türkiye’ye etkisi nasıl olur?
Bölgemizdeki çatışma ortamının olumlu bir etkisi olamaz. Geçici ve sınırlı olmasını umuyoruz en azından. Bu çatışmanın diğer bölgelere yayılmaması önemlidir. Petrol fiyatları ve enerji fiyatlarındaki yükseliş yakın dönemde arz kısıntılarından kaynaklanmaktadır. Küresel ekonomi güçlü bir büyüme ivmesine sahip değil ve yüzde 3 civarında büyüme öngörülmektedir. Bu büyüme oranı hatta yüzde 3’ün altına da düşebilir.
OPEC+ üyeleri arasında bazı ülkelerin arzı kısma kararı, bu yükselişin ana nedenlerinden biridir. Ancak bu tür çatışmaların geçici olumsuz etkileri olabilir. Asıl belirleyici faktör büyümedir ve taleptir.
Ben kalıcı bir 70’li yıllar tarzı petrol krizi öngörmüyorum. Etkisi sınırlı olur ve kısa vadeli bir tedirginlik yaratır.
Kısa vadeli olarak bakıldığında, Türkiye ekonomisinin dayanıklılığını artırmaya çalışıyoruz. Para politikasında ve maliye politikasında tedbirler alıyoruz. Dış şoklara karşı direnç oluşturmayı hedefliyoruz. Özellikle rezerv birikimine devam ediyoruz. Rezervlerde ciddi bir artış gözlemledik ve bu artış devam edecek. Piyasa koşulları izin verdiği sürece fon akışını güçlendirecek ve dış kaynakları artıracak bir ortam yaratmayı hedefliyoruz. Cari açığı daraltmaya yönelik adımlar atmaktayız ve büyümede dengeleme sürecindeyiz.
Altını çizmek isterim ki, enflasyonu kalıcı olarak düşürmekte kararlıyız çünkü yüksek enflasyon, sürdürülebilir büyümenin önündeki en büyük engeldir. Geçmişte enflasyonu düşük tek haneli rakamlara indirdik ve uzun süre o seviyede tuttuk. Bu, ülkemizin kalkınmasına ivme kazandırdı. Gelecekte de aynı kararlılığı sürdüreceğiz, ancak sonuçların görülmesi biraz zaman alabilir. Uzun vadeli kaynak erişimini sağlamamız gerekiyor.
Emeklilere yönelik düzenlemelerle ilgili olarak, bütçe imkanlarını sonuna kadar kullanıyoruz ve emeklilerimizin enflasyona yenik düşmemesi için çalışıyoruz. Emeklilere yönelik düzenlemelerde söz veriyoruz ve enflasyonu göz önünde bulundurarak ödeme yapacağımızı taahhüt ediyoruz.
Türkiye’nin yeşil dönüşüm hedeflerini öne çıkarıyoruz ve bu konuda önemli adımlar atıyoruz. Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki 50,7 milyar dolarlık çerçeve program, yeşil dönüşüm, enerji dönüşümü ve cari açığın azaltılmasını desteklemek için önemli yatırımlar içeriyor. Bu programın büyük bir kısmı yenilenebilir enerji sektörüne yönlendirilecek. Diğer önemli alanlar afet riskinin azaltılması, yaraların sarılması ve dijital dönüşümü içeriyor.
Türkiye’nin ekonomik güçlenmesi ve uzun vadeli büyümesi için çalışıyoruz.
