Çin, İkinci Dünya Savaşı’nın sona erişinin 80. yılında Pekin’de düzenlediği görkemli “Zafer Günü” geçidinde savunma teknolojilerindeki son hamlelerini vitrine çıkardı. Tören, ülkenin modernleşen ordusunu ve çok alanlı caydırıcılık vizyonunu iç kamuoyuna ve dünyaya aynı anda anlatan güçlü bir mesaj niteliği taşıdı. Hava, deniz, kara ve uzay savunma unsurlarının birlikte sergilendiği geçitte öne çıkan başlıklar; yeni nesil hipersonik füze aileleri, ekstra büyük insansız sualtı araçları ve ağ merkezli komuta-kontrol altyapıları oldu.

Sahnenin yıldızı, kamuoyuna ilk kez gösterilen hipersonik gemisavar YJ-15 oldu. “Ying Ji” (kartal saldırısı) serisinin bu yeni üyesi; gemilerden ya da uçaklardan fırlatılabilen, yüksek sürati ve deniz yüzeyine yakın seyriyle tespit-önleme zincirini zorlayan bir silah olarak tanıtıldı. Büyük tonajlı platformlara karşı etkili vuruş için tasarlanan YJ-15, hız, menzil ve hassasiyet üçlüsünü aynı pakette sunarak Çin’in deniz kontrolü ve erişim engelleme (A2/AD) mimarilerinde kritik bir boşluğu doldurmayı hedefliyor.
Pekin’de tarihi geçit: Çin nükleer “üçlüsünü” toplu sergiledi
Geçidin bir diğer dikkat çeken unsuru, “AJX002” kodlu ekstra büyük insansız sualtı aracı (XLUUV) oldu. 18 metreyi aşan gövde boyuyla sınıfının en iddialı örneklerinden biri olarak gösterilen bu deniz dronu; düşük akustik iz, uzun süreli devriye ve modüler görev yükleri odağında geliştirildi. Keşif-gözetleme, mayın karşı tedbirleri ve deniz yollarının emniyeti gibi rollere işaret eden AJX002, Çin’in insansız deniz sistemleri ekosisteminin olgunlaştığını ve sayıca genişlediğini ortaya koyuyor.

Pekin’in “göster ve anlat” stratejisi sadece platformlarla sınırlı kalmadı. Uzay savunması başlığı altında sensör-uydu katmanı ile yer konuşlu erken uyarı zincirlerine dair mesajlar verilirken; kara-hava unsurlarını ortak resimde birleştiren veri bağlantıları ve komuta-kontrol çözümleri de öne çıkarıldı. Bu bütünleşik yaklaşım, Çin’in kuvvetlerini ayrı ayrı değil, tek bir ağın parçaları olarak kurguladığını; yani gözetleme, hedefleme ve ateşin aynı zaman çizgisi içinde buluştuğunu gösteriyor.
Stratejik açıdan bakıldığında, 80. yıl geçidi iki hedefe hizmet ediyor: içerde teknolojik özgüven ve endüstriyel kapasite vurgusu, dışarıda ise “ABD merkezli savaş sonrası düzene alternatif” söylemiyle örtüşen bir güç projeksiyonu. Hipersonik füze ve XLUUV gibi sistemlerin görünürlüğü, bölgedeki deniz-hava denklemini yeniden hesaplatırken, tedarik zinciri ve seri üretim kabiliyetlerinin altının çizilmesi de Çin savunma sanayiinin ölçek iddiasını pekiştiriyor.
Sonuç olarak Pekin, “Zafer Günü”nü bir anma ritüelinden öte; hipersoniklerden denizaltı dronlarına, uzay savunmasından ağ merkezli harbe uzanan geniş bir teknolojik anlatının sahnesine çevirdi. Geçitte verilen mesaj, Çin’in caydırıcılık mimarisini hız, menzil, görünmezlik ve veri bütünlüğü ekseninde büyüttüğü yönünde. Bu vitrin, önümüzdeki dönemde düzenlenecek tatbikatlar ve resmî dokümanlarla daha da netleşecek; bölgesel güvenlik tartışmalarında ise şimdiden yeni bir sayfa açmış görünüyor.