Kuzey Kutup Dairesi’nin hemen güneyinde yer alan İzlanda, ordusu olmamasına rağmen NATO’nun kurucu üyeleri arasında bulunuyor. Avrupa kökenli olmasına karşın Avrupa Birliği üyesi olmayan bu ada ülkesi, bugün artan askeri risklerle karşı karşıya.
Ordusuz NATO Ülkesi İzlanda: Avrupa’nın “Anomalisi” Risklerle Yüzleşiyor
Amerikan Wall Street Journal’ın haberine göre, 400 binden az nüfusa sahip İzlanda, NATO içinde eşine az rastlanır bir örnek teşkil ediyor. Geleneksel bir balıkçı adası olan ülke, son yıllarda jeotermal ve hidroelektrik enerji kaynakları sayesinde bir teknoloji merkezi haline geldi.
Soğuk Savaş’tan İklim Değişikliğine
Soğuk Savaş döneminde Sovyet deniz trafiğini izlemek için stratejik bir üs olarak değerlendirilen İzlanda, uzun yıllar boyunca savaş tehdidinden uzak bir şekilde yaşadı. Ancak iklim değişikliği nedeniyle buzulların erimesi ve yeni deniz yollarının açılması, kuzeydeki askeri hareketliliği artırdı ve adayı doğrudan etkiler hale getirdi.
Ayrıca, ABD ile Avrupa arasındaki gerilimin artması ve Trump döneminde Grönland’a yönelik ilgi, İzlanda’nın jeopolitik risklerini daha da görünür kıldı.
Grönland ile İzlanda Arasında Stratejik Farklılıklar
Trump yönetiminin Grönland üzerindeki baskıları, Danimarka’nın adadaki savunma politikasını yeniden gözden geçirmesine neden oldu. Hudson Enstitüsü’nden Liselotte Odgaard, İzlanda’nın NATO’da aktif rol üstlenme isteğinin, Grönland’daki isteksiz yaklaşımla büyük bir tezat oluşturduğunu belirtiyor.
ABD, Grönland’daki askeri varlığını genişletmek için adım atarken, İzlanda ise NATO’ya bağlılığını koruyarak bölgedeki dengenin önemli bir parçası olmayı sürdürüyor.
Avrupa’ya Yakınlaşma Eğilimi
İzlanda Başbakanı Kristrun Frostadottir, Grönland çevresindeki gelişmeleri yakından izlediklerini söyledi. 36 yaşındaki Frostadottir, Avrupa Birliği’ne katılımı destekleyen bir sosyal demokrat partinin liderliğini yürütüyor.
İzlanda, yıllar önce avro krizi sırasında askıya alınan AB üyelik görüşmelerini yeniden gündeme almayı tartışıyor. Frostadottir, olası bir AB referandumunun Avrupa ile ABD arasında bir tercih gibi algılanmaması gerektiğini vurguluyor.
Trump’ın Grönland’a yönelik politikaları ve Avrupa’ya karşı sergilediği sert tavır, İzlanda’da AB’ye olan ilgiyi artırırken, ülkenin gelecekteki jeopolitik konumlanışı açısından da belirleyici olabilir.