100 yıl dönümünde Lozan Antlaşması ve çevresindeki devam eden tartışmalar nelerdir? Antlaşma 2023 yılında sona mı eriyor? Misak-ı Milli ne anlama gelir? Antlaşmanın önemli maddeleri neleri içerir?
Lozan Antlaşması’nın 100. yıl dönümü kutlanıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin uluslararası hukuki temelini oluşturan bu antlaşmanın müzakereleri, 20 Kasım 1922 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde başladı ve 8 ay süren zorlu görüşmeler sonucunda 24 Temmuz 1923’te imzalandı, böylece Sevr Antlaşması’nın yerini aldı.
Lozan Antlaşması’na ilişkin tartışmalar, antlaşmanın doğrudan sonuçları ve etkileri üzerine yoğunlaşıyor. Bazıları için antlaşma, Sevr Antlaşması sonrasında büyük bir zafer olarak görülürken, diğerleri tarafından ise Misak-ı Milli’ye verilen ödünlerle bir “masa başı yenilgisi” olarak değerlendirilmektedir. Bu tartışmalar günümüzde hala sürmektedir.
Misak-ı Milli, Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından 28 Ocak 1920 tarihinde gizli bir oturumda kabul edilen bir metindir. “Milli yemin” anlamına gelen bu metin altı maddeyle ülkenin olması gereken sınırlarını belirtir. Bu sınırlar, günümüzdeki Türkiye haritasını ve Musul, Kerkük ve Batum’u içeren geniş bir alanı kapsamaktaydı. Ancak, metnin ilan edilmesinden sonra İngilizler tarafından bastırıldı ve bu metni destekleyen isimler sürgüne gönderildi.
Lozan Antlaşması’nın gizli maddeleri yoktur. Wilson İlkeleri’ne uygun olarak, uluslararası antlaşmalarda gizli maddelerin olmaması gerekmektedir. Antlaşma sürecinde yapılan oturumlar ve görüşmeler kayıt altına alınmıştır ve ortada gizli bir içerik bulunmamaktadır. Eğer gizli maddeler olsaydı bile, meclis tarafından onaylanması gerekir ve bu nedenle gizliliğin kalkması kaçınılmazdır. Bu konuda günümüze kadar ulaşan herhangi bir kayıt, belge veya hatırat yoktur. Lozan Antlaşması’nın 2023 yılında veya herhangi bir başka tarihte sona ereceği yönünde resmi bir belge veya ifade bulunmamaktadır. Bu tür iddialar genellikle komplo teorilerine dayalıdır ve tarihsel olarak doğrulanmamıştır.
Lozan Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı’nın ardından bitap düşen bir halkın mücadelesini ve tüm kozlarını ortaya koyduğu bir antlaşmadır. Türkiye’nin sınırları belirlenmiş, kapitülasyonlar kaldırılmış ve Osmanlı’nın dış borçları düzenlenmiştir. Ayrıca, azınlıkların hakları ve dini özgürlükler korunmuş, Misak-ı Milli çerçevesinde sınırlar belirlenmiş ve Musul sorunu çözüme kavuşturulmuştur. Bu antlaşma, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda tanınmasını sağlayarak ülkenin bağımsızlığını güvence altına almanın bir “tapu senedi” olarak değerlendirilmektedir. Ancak, antlaşmanın hedeflenen en yüksek noktalara ulaşamadığı ve bazı eksikliklere sahip olduğu da düşünülmektedir. Bu nedenle Lozan Antlaşması, hala tarihsel ve siyasi tartışmaların odağında kalmaktadır.