İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik askeri operasyonları sürerken, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki hükümetin güvenlik kabinesinde onayladığı yeni plan uluslararası kamuoyunda büyük tartışmalara neden oldu. Plan, Gazze’nin askeri kontrol altına alınmasının yanı sıra, bölgedeki nüfusun güneye sürülmesi ve bir kısmının üçüncü ülkelere gönderilmesini öngörüyor.
Katil İsrail’den Gazze’ye yönelik yeni plan: Topyekûn işgal ve nüfus değişimi mi hedefleniyor?
Netanyahu yaptığı açıklamada, “Gazze’nin tamamında güvenliği sağlayacağız, rehineleri kurtaracağız ve Hamas’ı ortadan kaldıracağız” dedi. Ancak uzmanlar, bu planın güvenlikten ziyade kalıcı bir nüfus mühendisliği ve toprak kontrolü stratejisi olabileceğine dikkat çekiyor.
“2005 öncesine dönüş hedefleniyor”
Ortadoğu Uzmanı Haydar Oruç, İsrail’in bu adımını ideolojik temelli bir politika olarak değerlendiriyor. Oruç’a göre İsrail, 2005 yılında Gazze’den çekilmesini bir hata olarak görüyor ve bu süreci “düzeltme” amacıyla Gazze’yi tekrar fiilen kontrol altına almak istiyor.
“Netanyahu hükümeti, Gazze’yi hem askeri hem demografik olarak kontrol etmenin yollarını arıyor. Bu, 2005’teki çekilmenin ‘telafisi’ olarak kurgulanmış bir strateji,” diyen Oruç, mevcut operasyonların yalnızca güvenlik gerekçeleriyle değil, daha geniş bir hedefin parçası olarak yürütüldüğünü savunuyor.
Göç planı yeniden gündemde
Uzmanlara göre bu yaklaşım, eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde gündeme gelen ve “gönüllü göç” başlığıyla sunulan plana benzerlik gösteriyor. Gazzelilerin üçüncü ülkelere yönlendirilmesi, İsrail’in askeri baskıyla zorladığı bir göç dalgası oluşturmayı hedefliyor. Açlık, bombalamalar ve su kıtlığı gibi insani krizlerin bu süreci hızlandırmak için kullanıldığı iddia ediliyor.
Rehineler ve kamuoyu baskısı
Netanyahu’nun “rehine kurtarma” söylemi ise İsrail içinde de eleştiriliyor. Rehine aileleri tarafından düzenlenen protestolarda, hükümetin önceliğinin rehinelerden çok askeri zafer olduğu yönünde görüşler dile getiriliyor. Haydar Oruç, bu durumun kamuoyunda ciddi rahatsızlık yarattığını ancak hükümetin Gazze politikasını değiştirmeye yetmediğini belirtiyor.
İnsani yardımın kontrolü, yeni bir baskı aracı mı?
İsrail’in Gazze’ye yönelik insani yardım akışını kısıtlaması da tepkilere neden oluyor. Mart 2025 itibariyle yardımlar büyük ölçüde durdurulmuş durumda. Güvenlik kabinesinin “mevcut yardımlar yeterli” yönündeki değerlendirmesi, eleştirmenler tarafından gerçekçi ve insani bulunmuyor. Oruç, insani yardımların siyasi baskı unsuru olarak kullanıldığını savunuyor.
Direniş devam ediyor
Tüm bu gelişmelere rağmen Hamas’ın silahlı kanadı Kassam Tugayları’nın bölgede hâlâ aktif olduğu ve İsrail askerlerine yönelik saldırılar düzenlemeye devam ettiği bildiriliyor. Bu durum, İsrail’in yoğun askeri operasyonlarına rağmen örgütün tamamen etkisiz hale getirilemediğini gösteriyor.