Hindistan’ın savunma sanayiinde bağımsızlık hedefi, Fransa’dan gelen katı bir “hayır” yanıtıyla karşılaştı. Fransız savunma devi Dassault Aviation, Hindistan’ın Rafale savaş uçaklarına yerli silah sistemlerini entegre edebilmesi için talep ettiği kaynak kodlarını paylaşmayı kesin bir dille reddetti. Bu karar, Hindistan’ın teknolojiye erişim arayışında karşılaştığı en net engellerden biri oldu.
Fransa, Rafale Kodlarını Paylaşmadı: Hindistan Yerli Silah Entegrasyonunda Duvara Tosladı
2016 yılında Fransa’dan 7.8 milyar avroluk anlaşmayla 36 adet Rafale savaş uçağı tedarik eden Hindistan, bu uçakları yerli mühimmatlarla donatmak istiyordu. Özellikle Astra Mk1 füzeleri ve SAAW mühimmatlarının Rafale ile entegre edilmesi planlanırken, bu sürecin başarısı uçağın iç sistemlerini yöneten kritik yazılım kodlarına bağlıydı. Ancak Fransız yetkililer, güvenlik, stratejik rekabet ve ticari sırları gerekçe göstererek bu kodları paylaşmayı reddetti.
Dassault ve Thales’in, özellikle AESA radar ve görev bilgisayarı gibi yüksek teknoloji sistemlerin kontrol kodlarını “stratejik değer” olarak görmesi, iş birliğinin sınırlarını çizdi. Fransız tarafı, bu kodların paylaşılması durumunda teknolojinin yayılmasından, kötü niyetli aktörlerin eline geçmesinden ve yazılımların dış müdahaleye açık hale gelmesinden endişe ediyor.
Hindistan ise bu kodlara erişimin, uçakları operasyonel ihtiyaçlara göre yeniden yapılandırmak ve yerli savunma üretimini güçlendirmek adına vazgeçilmez olduğunda ısrarcı. Ancak şimdilik yalnızca kısıtlı yazılım geliştirme kitleri ve sınırlı teknik destek çerçevesinde bir iş birliği sürdürülebiliyor.
Öte yandan, Hindistan Nisan 2025’te Fransa ile 6.9 milyar avro değerinde yeni bir anlaşmaya daha imza attı. Bu kez donanma için sipariş edilen 26 adet Rafale-M savaş uçağının 2028’den itibaren Hint uçak gemilerinde hizmete girmesi planlanıyor. Ancak yaşanan kaynak kodu krizi, bu yeni alımın da stratejik bağımsızlık açısından ne ölçüde faydalı olacağı konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Fransa’nın tavrı, sadece bir teknoloji transferi meselesi değil; aynı zamanda savunma diplomasisinde denge arayışının nasıl kırılgan olabileceğini de gözler önüne seriyor.