Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı’nın ardından gerçekleşen Dünya İklim Eylemi Zirvesi’nde Expo City Dubai’de bulunarak Türkiye’ye dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
Erdoğan, Türkiye’nin 2053’te net sıfır emisyon hedefine ulaşmayı planladığını belirterek, toplam kurulu güç içinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını yüzde 55’e çıkardıklarını ifade etti. Bu başarıyla Türkiye’nin Avrupa’da 5’inci, dünyada 12’nci sırada yer aldığını söyledi.
Hitabında, ülkelerin iklim finansmanı kaynaklarına ve teknoloji transferi imkanlarına adil bir şekilde erişmeleri gerektiğine vurgu yaptı. Erdoğan, “Ülkemiz, doğaya duyduğu sorumlulukla küresel iklim eylemine katkı sunmaya devam edecek. Ayrıca, iklim değişikliğiyle mücadelede dayanışmanın sergilenmesini uluslararası topluma çağırdık. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin 60’ıncı oturumunu ocak ayında İstanbul’da düzenleyeceğiz.” dedi.
Erdoğan ayrıca, 2026’da düzenlenecek 31. Taraflar Konferansı’na ev sahipliği yapmak istediklerini ve Gazze’deki durumu Zirve gündemine taşıdıklarını belirtti. Ayrıca, İsrail ile Hamas arasında kalıcı ateşkes ve Filistin Devleti’nin kurulması için bir eylem planı olup olmadığına dair sorulara, “Gazze’deki İsrail saldırılarına karşı çabalarımız devam edecek. Barışın peşini bırakmayacağız.” şeklinde yanıt verdi.
Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesindeki Yedililer Grubu’nun çalışmalarına dikkat çekti ve İsrail’e karşı yaptırımların devam ettiğini belirtti. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Riyad Zirvesi’nde alınan kararlar doğrultusunda, Filistin meselesine odaklanan bir çalışma grubunun oluşturulduğunu ve bu çerçevede önemli adımlar atıldığını ifade etti.
Son olarak, Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yapılan başvuruya değinen Erdoğan, “İsrail’in Gazze’deki soykırımına karşı mücadelemiz devam edecek. Soykırımda parmağı olan tüm İsrail yöneticilerinin yargılanmasını ve ceza almasını istiyoruz.” dedi. Ayrıca, işgalci yerleşimcilerin “terörist” olarak tanımlanmasının önemine vurgu yaparak, “Bu kişilerin eylemleri, devlet terörüdür ve buna karşı suskun kalamayız.” ifadesini kullandı.