Yerel seçimlere yaklaşırken seçmen tercihlerini değerlendiren Bekir Ağırdır, İmamoğlu’nun iki ay öncesine göre oy kaybına uğradığını ifade etti. Aynı zamanda, CHP’nin aday belirleme sürecindeki olumsuzlukların sandığa yansıyabileceğini vurguladı.
Bekir Ağırdır’ın “İstanbul, Yerel Seçimlerin Odak Noktası Olacak” başlıklı yazısından bir bölüm şu şekilde:
“Son iki aydır yapılan araştırmalar, hala iktidar yanlısı ve karşıt bloklar arasında seçmen geçişinin yaşanmadığını, iktidar blokunun ülkede yüzde 42-44, İstanbul’da ise yüzde 40-42 aralığında olduğunu gösteriyor.
Öte yandan, Mayıs Seçimleri sonrasında muhalefet bloku dağıldı ve Zafer Partisi, Memleket Partisi gibi daha sert söylemlerin etkisi belirgin bir şekilde arttı.
Araştırmaların gösterdiği gibi, İmamoğlu’nun başlangıçta ön planda olduğu ve neredeyse CHP oyunun 10-12 puan üzerinde başladığı görülüyordu. Ancak şu anda İyi Parti adayı Buğra Kavuncu, Zafer Partisi adayı Azmi Karamahmutoğlu ve Saadet Partisi adayı Birol Aydın’ın partilerinden İmamoğlu’na geçecek oyları en aza indireceği kesin gibi görünüyor. DEM Parti’nin de yüksek profilli bir aday çıkaracağı beklentisi var.
CHP’nin adaylık sürecindeki umutsuz tutumu ve tercihleri göz önüne alındığında, CHP’nin oy artışı beklemek gerçekçi değil. Kurultay sürecinden sonra öne çıkan ‘İstanbul’u kaybetmeden Türkiye’yi kazanmak’ stratejisi çökmüş durumda. Şimdi mesele, CHP ve İmamoğlu için yalnızca İstanbul’u kazanabilmekle sınırlı. Ancak kaybetmeleri durumunda, değişim hikayesi başlamadan sona erebilir. Muhalefetin bu dağılma ve yıkıcı söylemleri göz önüne alındığında, İmamoğlu’nun avantajının iki ay önceki durumdan kaybolduğunu ve İmamoğlu-Kurum yarışının başa baş bir noktada başladığını söyleyebiliriz.
Diğer yandan, Erdoğan ve iktidar blokunun oyun planı net. İktidar, devletin, kamu bütçesinin, medyanın ve teknolojiyi kullanma konusundaki maharetin tüm gücüyle seçimlere ve özellikle İstanbul seçimlerine odaklanacak. Bu doğrultuda, hukuka uygun olup olmadığına, ahlaki değerlere uyup uymadığına bakılmaksızın, her şeyi yapmaktan kaçınmayacak. İktidar, ülke genelindeki yüzde 52-48 dengeyi kendi lehine daha da açmayı hedefliyor. Bunu başarırsa, sadece Can Atalay kararında görüldüğü gibi tüm kurumsal ve toplumsal engelleri aşmak için daha cesur bir tavır sergileyecek, aynı zamanda istediği büyük sağ koalisyonu ve konsolidasyonu sağlamak için bugünkü muhalefet partilerine karşı psikolojik baskı gücünü artıracaktır.”