Weidel, Financial Times gazetesine verdiği demeçte, AfD’li bir hükümetin Avrupa Birliği’nin “demokratik eksikliklerini” gidermek için reform yapmayı amaçladığını ifade etti.
Reform çabalarının başarısız olması durumunda Weidel, “Eğer böyle bir reform mümkün değilse ve AB üye ülkelerinin egemenliğini yeniden tesis edemiyorsak, o zaman vatandaşların karar vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu durumda bir ‘Dexit’ referandumu düzenleriz, tıpkı Birleşik Krallık’ta olduğu gibi.” şeklinde konuştu.
AfD’li politikacı, Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılma kararını egemen bir tercih olarak desteklediğini belirterek, 2016’daki referandumun Almanya için bir örnek teşkil ettiğini ifade etti. Weidel, AfD’nin uzun vadede Alman hükümetinde yer almasını “kaçınılmaz” olarak nitelendirdi.
Hükümet kurma konusunda Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’ni (CDU) işaret eden Weidel, “CDU’nun direncini aşan ilk parti olacağımıza inanıyoruz. Özellikle doğudaki eyaletlerde CDU’nun uzun vadede buna direnme lüksü yok.” dedi.