Rusya-Ukrayna savaşında sahadaki gelişmeler kadar diplomatik cephede de hareketlilik artıyor. Avrupa Birliği, ABD Başkanı Donald Trump’ın isteksiz tutumuna rağmen, Moskova’ya karşı 18. yaptırım paketini hazırlama sürecine resmen başladı. Brüksel’in bu kararlı tutumu, transatlantik müttefikler arasında ciddi bir yaklaşım farkını da gözler önüne serdi.
AB’den Moskova’ya Yeni Yaptırım Hamlesi: Trump Frenledi, Brüksel İlerleyecek
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesi sonrasında duyurduğu yeni yaptırım planı, Rusya üzerinde artan baskının habercisi. Von der Leyen, “Daha sert yaptırımlar içeren 18. paket hazırlanıyor. Ateşkesi sağlamak için baskıyı artırmanın zamanı geldi” ifadeleriyle AB’nin niyetini açıkça ortaya koydu.
Yeni paket, özellikle Rus ham petrolüne yönelik fiyat tavanının aşağı çekilmesini, bankacılık ve enerji sektörlerinin daha sıkı kontrol altına alınmasını ve gölge filo olarak anılan Rus gemilerine yeni kısıtlamaları kapsıyor. Ancak Macaristan’ın karşı çıkması ve ABD ile tam bir eşgüdüm sağlanamaması, süreci zorlu hale getiriyor.
Washington cephesinde ise bambaşka bir hava hâkim. ABD Başkanı Trump, geçtiğimiz günlerde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı iki saatlik telefon görüşmesinin ardından, Moskova’ya yeni yaptırım uygulanmayacağını açıkladı. Trump, doğrudan müzakerelerle ateşkesin sağlanabileceğine inanıyor ve yaptırımların “şu an için” ters etki yaratabileceğini savunuyor.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ise Senato’da yaptığı konuşmada, Suriye bağlamında olduğu gibi Ukrayna konusunda da Trump’ın temkinli yaklaşımını destekledi. Ancak Biden yönetimi dönemindeki yaptırımların etkisizliğini de eleştirdi.